Köyümüzün mazisi Çarlık Rusya’sının Kafkasya bölgesinde en yüksek zirve olan Elbrus (Mingi Tav) ve Kuban nehri civarına dayanır. Çarlık Rusya’sının 18. ve 19. yy.lar arasında uyguladığı yayılma ve asimile politikası sonucu o yıllarda bölgenin yerleşik halkı olan Karaçay Türkleri uzun vadede ulusal, kültürel ve dini varlıklarının tehlikeye gireceğini görerek 1870 li yıllardan itibaren küçük gruplar halinde Osmanlı imparatorluğuna yani şu anda yaşadığımız Türkiye Cumhuriyetinin kurulu bulunduğu Anadolu topraklarına göç etmeye başladılar.
BELPINAR KÖYÜ
Menderes Esen
Köyümüzün mazisi Çarlık Rusya’sının Kafkasya bölgesinde en yüksek zirve olan Elbrus (Mingi Tav) ve Kuban nehri civarına dayanır. Çarlık Rusya’sının 18. ve 19. yy.lar arasında uyguladığı yayılma ve asimile politikası sonucu o yıllarda bölgenin yerleşik halkı olan Karaçay Türkleri uzun vadede ulusal, kültürel ve dini varlıklarının tehlikeye gireceğini görerek 1870 li yıllardan itibaren küçük gruplar halinde Osmanlı imparatorluğuna yani şu anda yaşadığımız Türkiye Cumhuriyetinin kurulu bulunduğu Anadolu topraklarına göç etmeye başladılar. Bu yıllarda göç den Karaçay Türklerinin kurduğu köylerden bazıları; Eskişehir, Afyon, Sivas, Kayseri ve Tokat illerinde yer almaktadır.
Sovyet Rusyanın uyguladığı emperyalist ve yok etme politikasının artan baskıları sonucu tüm Karaçay Türkleri göç etmeye karar verdiler ve 1905 de 700 kişilik bir grup Çarlık Rusyası ile Osmanlı imparatorluğunun karşılıklı anlaşması sonucu Konya ve Eskişehir illerinde kurulan 4 adet köye yerleşmişlerdir. Birkaç yıl içinde 1. Dünya savaşının başlamasıyla birlikte 1917de Sovyet Rusyada borşevik ihtilali ile yönetimin değişmesi sonucu Kafkasyada kalan Karaçay Türkleri ile Türkiye’ye yerleşen Karaçay Türkleri arasında 80 yıllık ayrılık süreci başlamıştır. 1905 de gelen Karaçay Türkleri için kurulan 4 köyden 3'ü bugünde yerleşik biçimde yaşamlarını sürdürmektedirler. Bu köyler; Sivrihisar ilçesine bağlı Ertuğrul (Yakapınar), Beylikova ilçesine bağlı Erten (Süleymaniye), Han ilçesine bağlı Gökçeyayla (Kilise) ve Konya Sarayönü ilçesine bağlı Başhüyük köyüdür.
Bu köylerden biri olan Erten’de salgın hastalıklar sonucu uygun bir yer aramaya çıkanlar 96 yıl önce şuan köyümüzün yerleşik bulunduğu yerin temelini atmışlar ve 1908 yılında Belpınar köyü kurulmuştur. Büyük yokluklar ve zorluklar içinde Belpınar köyü yerleşim aşamasında iken Osmanlı imparatorluğunun 1. Dünya savaşına girmesi ile Köyün eli silah tutan tüm fertleri Çanakkale ile Mısır, Yemen ve Galiçyada değişik cephelerde görev almışlar, çoğu şehadet mertebesine erişmişlerdir. Kurtuluş savaşında Yunanlı Baş Komutan Trikopis’i esir alan Dabaylı Halit beye bağlı askerlerden biride Belpınar köyündendir. Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş ve barış ortamının sağlanması sonucu Belpınar köyüde azimli çalışmalar ve her türlü yeniliğe açık kültürel yapısı ile gücünü toplayarak, çevrede saygın bir köy konumuna erişmiştir.
İklim ve coğrafi konumu, ulaşım durumu köyü cazibe merkezi haline getirmiş, 1950 li yıllarda 150 hanelik 1000 nüfuslu canlı ve zengin bir köy olmuştur. Tarım ve hayvancılık yönünden her türlü yeniliğe öncülük etmiş hatta yakın çevrede yer alan 6 Karaçay köyü arasında ulaşım kolaylığı ve toplumsal yeniliklerin en çabuk benimsendiği köy olarak görüldüğünden Karaçay köylerinin Parisi diye adlandırılmıştır. Ancak 1960lı yıllarda başlayan köyden şehre göç dalgasını ve devamında oluşan tahribattan en çok etkilenen köyde maalesef Belpınar köyü olmuştur.
Bütün bunlara ilave olarak birde Amerikaya göç furyasının çıkması nüfusun daha fazla azalmasına sebep olmuştur. Şuan için gerek köyde yaşayanlar gerek köyden ayrı yaşayanlar olarak en büyük kaybımız ülkenin iktisadi, sosyal ve ekonomik krizin birlikte getirdiği göç ve kültürel erozyonudur. Bütün bunlara rağmen Belpınar köyü tamamen umutsuz değildir. Çünkü her şeye rağmen biz köyümüzü seviyoruz. Sevenlerinde sevdiklerini unutmayacağını biliyoruz. Hepimiz büyüklerimizden köyün eski günleri hakkında sayısız anı dinledik. Bu anıların her bir kelimesi bizim içlerimize işledi, hücrelerimize ve ruhumuza karıştı.
Damarlarımızdaki kanda, hücrelerimizdeki genlerde Belpınar’ın havası, suyu ve anıları var. Köyün her taşının üzerinde atalarımızın izleri, emeği, umutları, acıları, sevinçler, hayalleri var. Nerede olursak olalım burası bizim köyümüz. Her zamanda öyle kalacaktır. Tüm Belpınarlıları ellerinden geldiği kadar köyleri ile ilgilenmeye, bağlarını koparmamaya, her fırsatta köylerine gelmeye davet ediyoruz.
Köyün mezarlığında yatan ecdadımız için bir fatiha okumaya gelin! Halen köyde yaşayan büyüklerimizi ziyaret etmeye gelin! Çocuklarınızla Aile tarihinizin oluştuğu yerleri gezmeye gelin! Şehir gürültüsü ve kirliğinden kaçın dinlenmeye gelin! Bir düğün gecesinde Akordeon ezgilerini hatırlamak için gelin! Her yıl yapılan köyün kuruluş yıl dönümüne gelin! Ne amaçla gelirseniz gelin, burası yabancı bir yer değil sizin köyünüz! Ata yurdunuz!