Çok eski zamanlardan beri Merkezî Kuzey Kafkasya’nın Yukarı Kuban ve Yukarı Terek havzalarında yaşayan Karaçay-Malkarlıların zengin bir sözlü halk edebiyatları vardır. Şarkılar, türküler, efsaneler, masallar, destanlar, atasözleri, deyimler, mizahî fıkralar... şeklinde ifade edebileceğimiz manzum ve mensur metinler, kuşaktan kuşağa atlayarak zamanımıza kadar gelebilmiştir.
ESKİ CIRLA
Takdim
Çok eski zamanlardan beri Merkezî Kuzey Kafkasya’nın Yukarı Kuban ve Yukarı Terek havzalarında yaşayan Karaçay-Malkarlıların zengin bir sözlü halk edebiyatları vardır. Şarkılar, türküler, efsaneler, masallar, destanlar, atasözleri, deyimler, mizahî fıkralar... şeklinde ifade edebileceğimiz manzum ve mensur metinler, kuşaktan kuşağa atlayarak zamanımıza kadar gelebilmiştir. Buna karşılık, teknolojinin ilerlemesi ve şehir hayatının gelişmesi sürecinde sözlü edebiyat hızla önemini kaybetmeye ya da bir başka ifadeyle eski değerini yitirmeye yüz tutmuştur. Bu da, hafızalardaki metinlerin süratle yazıya geçirilmesini zorunlu kılmıştır. Ne yazık ki tıpkı diğer Kafkas boyları gibi bağımsız devlet teşkilatları olmayan Karaçay-Malkarlılar da hem yazı kullanmada hem de kültürel değerlerini yazıya geçirmede bir hayli geç kalmışlardır. Bu sebepten bazı edebî ve folklorik ürünler kısmen unutulmuş, kısmen de flu hale gelmiştir.
Kafkasya’da önceki yüzyılın [19. yy.] sonlarına doğru yapılan araştırmaların büyük kısmı da yabancı araştırmacılar tarafından gerçekleştirilmiştir. İslamiyetle birlikte gelen Arap alfabesinin dünyevi amaçlarla kullanılması oldukça geç, yani 20. yy.’ın başlarında başlamıştır. Bu tarihten Sovyet Devrimi’ne kadar yapılan araştırma ve çalışmaların ürünleri ya elyazma almanaklarda ya da gazete-dergi sahifelerinde kalmıştır, derli toplu bir kitap yayımlanamamıştır. Bunların da büyük kısmı sürgün yıllarında kaybolmuştur.
Sovyetler döneminde ağır aksak başlayan alan çalışmalarının ilk ürünleri de yine sürgün yıllarında büyük ölçüde telef olduğu gibi kaynak kişi durumundaki yaşlıların çoğu da sürgünde ve İkinci Dünya Savaşı sırasında hayatlarını kaybetmişlerdir.
Ancak, 1957’den itibaren sözlü halk edebiyatı ürünlerinin toplanıp yazıya geçirilmesine büyük hız verilmiş, hem Karaçay’da hem de Malkar’da çeşitli kitaplar, derleme eserleri, antolojiler, vs. yayımlanmıştır [1]. Ama bunların yeterli olmadığı, birçok sözlü edebiyat ürününün hâlâ [kısmen unutulmuş da olsa] hafızalarda yaşadığı muhakkaktır. Zamanımızda da derleme çalışmalarının devam ettiğini biliyoruz. Netice olarak, Karaçay-Malkar sözlü halk edebiyatının zengin ürünleri kısmen de olsa yazıya geçirilmiş bulunmaktadır.
Muhaceretteki Karaçay-Malkarlıların bu husustaki durumlarına gelince: vaziyet yürekler acısıdır. Türkiye’ye göç eden binlerce Karaçaylı arasında sözü geçen edebî ürünleri hafızalarına nakşederek buraya getiren yüzlerce büyüğümüzden bugün hayatta olan yoktur. Onların vefatıyla iyi bir şekilde saklandığı muhakkak olan bir çok şarkı, türkü, masal, hikâye de yokluk alemine karışmıştır. Bu öncekiler gibi olmasa bile ikinci kuşaktan da özellikle şarkıları ve türküleri yorumlayan bir çok insan vardı, bunlardan da hayatta kalan yoktur. Şu anda tek kaynağımız, sözlü Karaçay-Malkar halk edebiyatının bazı ürünlerini flu bir şekilde hafızalarında tutabilmiş üçüncü kuşağa mensup bir avuç insandan ibarettir. Dördüncü kuşağı teşkil eden ve büyük ekseriyeti şehirlerde yaşayan ildeşlerimizden eski bir şarkı veya efsaneyi belleğine yerleştirmiş tek bir kişiyi bulmak bile şans olarak kabul edilebilir. Bu arada, Yük. Orm. Müh. Şerafettin Sevinç [İjalanı Şerafettin] in 1960’lı yılların sonlarına doğru ikinci kuşak büyüklerimizden unutulmaya yüz tutmuş bazı şarkı ve iynarları [maniler] toplayıp yazıya geçirmesi takdire şayan bir çalışmadır ve bu özel sayıda [muvafakatını alarak] onlardan da birkaçına yer verdik.
Sözlü Karaçay-Malkar halk edebiyatı ürünlerini Türkiye’de ilk olarak derlemeye ve yazıya geçirmeye gayret eden kişi merhum Ramazan Karça [Mahmut Duda] dır. Ramazan Karça, II. Dünya Savaşından önce, Karaçayda yaşadığı yıllarda “Karaçay İlmu İzlem İnstitut” isimli kuruluş tarafından görevlendirilen “Derleme Heyeti”nde de bilfiil görev almıştı, hatta Hamit Laypan ile birlikte derleme işinin sorumlu yöneticisi durumundaydı [1936-1939]. Almanlar Sovyetlere savaş açınca askere alındı ve 1942 yılında Almanlara esir düşerek diğer esirlerle beraber Polonya’ya götürüldü. Savaş sonunda, 1948 yılında Türkiye’ye iltica eden diğer Kafkaslılara katıldı. Ankara DTCF’nde okutman olarak görev aldı. Bu arada derleme çalışmalarını da sürdürdü. Türkiye’de bulunduğu yıllarda eski şarkı, türkü, masal ve atasözleri gibi sözlü edebiyat ürünlerimizi derleme çalışmalarını başlattığı zaman ne yazık ki yapayalnız durumdaydı, onunla teşriki mesai edecek hiç kimse yoktu. Zira o yıllarda Türkiye Karaçay-Malkarlıları arasında okumuş bir zümre henüz yoktu. İldeşlerimizin tamamına yakını köylerde oturdukları için ilkokul sonrası tahsilden mahrumdular. Bazı münferit yüksek tahsilli kişiler ise dağınık bir halde kendi işleriyle meşguldüler. Sözün kısası, [kaynak şahıslar bakımından] verimli bir çalışma ortamı olduğu halde, alan çalışması yapacak yardımcı elemanlar bulamadı. Buna rağmen, bulabildiği ve karşılaşabildiği münferit kişilerden derlediği 30 kadar metni yazıya geçirerek değerli çalışmalarda bulundu.
ABD’ye yerleştikten uzun yıllar sonra, Almanya’da bulunduğum yıllarda kendileriyle bağlantı kurma fırsatını bulduğum zaman çok şey değişmiş, kaynak durumundaki yaşlı ildeşlerimizin nerdeyse tamamına yakını vefat etmişti. Zaten o da ölümcül hasta idi, mektuplaşmalarımız iki yıl kadar sürdü. Merhum Ramazan Karça, 1950’li yıllarda derleyip yazıya geçirdiği metinlerden hemen hepsini orijinal haliyle bana gönderdi. Tek amacı bunların kitap halinde yayınlanması idi. Nitekim son mektuplarından birinde şöyle yazıyordu: “Folklor çalışmalarımızın bundan sonrası için ileri sürdüğün görüşlere katılıyorum. Artık onların hepsini, benden bir katkı beklemeden kendin halledeceksin. Çünkü, benim rahatsızlığım çok ciddi bir durum almıştır. Akciğerimde tümör tespit edildi. “ Daha önce 1960’lı yıllarda da bir süre mektup teatisinde bulunmuştuk. Ben şahsen, çalışmalarımızı biraz daha derinleştirdikten sonra, eldeki metinleri kitap haline getirmek niyetindeydim. Ramazan Karça’nın zamansız ölümü, beni adeta mefluç hale getirdi. Bir süre elim kolum bağlı kaldı. Nihayet, elimdeki metinlerden bir kısmını “Karaçay Halk Edebiyatı Araştırmaları “ başlığıyla Birleşik Kafkasya dergisinde yayımladım. Yayımlanan metinler Türkoloji çevreleri ile Türk lehçeleri üzerinde çalışma yapanlar tarafından ilgiyle karşılandı.
Metinleri, açıklamalarla birlikte kitap halinde yayımlama projem, diğer çalışmalarımın yoğunluğu sebebiyle ağır aksak yürürken, bir taraftan da zaman akıp gidiyordu. Öte yandan, yayımlanan metinleri dağınıklıktan kurtarmak ve araştırmacıların yararlanmasına toplu halde sunmak amacıyla Kafkasya’da yayımlanan eserlerden de alıntılar yaparak “Dergi özel sayısı” hazırlamayı uygun bulduk.
Burada yayımlanan metinlerin büyük kısmının derlenerek yazıya geçirilmesi emeği tamamen merhum Ramazan Karça’ya aittir. Bana ise “Yayıma hazırlayan” titri yeterlidir.
Metinler hakkında “Açıklamalar” bölümünde kısa bilgiler verilmiştir. Burada çıkan metinler ile başka kitap ve dergilerde çıkan ve aynı konuyu işleyen metinler arasında görülen farklılıklar, kaynak kişilerin farklı oluşundandır ve bunları “varyant” olarak kabul etmek gerekir. Yazım sırasında Türk-Latin alfabesiyle karşılayamadığımız nazal nun sesini ŋ işaretiyle karşıladık. Keza hı=kh sesini de ħ işaretiyle ifade ettik. Bir de k harfiyle ilgili bir hatırlatmada bulunmam gerekiyor: Karaçay-Malkar Türk şivesinde yumuşak k sesi yok denecek kadar azdır. Binaenaleyh metinlerdeki k seslerinin tamamını kaf®q sesiyle telaffuz etmek gerekir. Hal böyle olunca k harfini aynen kullandık. Bu arada, mahdut sayfa adedine daha fazla metin sığdırmak amacıyla estetik sayfa düseni tasarlamayı bile bile kısmen göz ardı ettik. Bu eksiğimizi kitap halinde yayımlarken giderme imkânını buluruz.
Takdim ettiğimiz Karaçay-Malkarca “Eski Cırla” isimli metin çalışmamızın umumî kültürümüze katkıda bulunacağını umuyoruz.
_______________________________________
[1] Bunlardan elimize geçenlerden bazıları şunlardır: Karaçay Poezyanı Antologiası- Redaktor: H. B. Bayramukova, Stavropol 1965; Karaçay Halk Cırla- Hazırlayanlar: Goçiyalanı S. A. , Ortabaylanı R. A., Süyünçlanı H. İ., Moskva 1969; Malkar Poezyanı Antologiası- Hazırlayanlar: Begiylanı Abdullah, Ölmezlanı Muradin, Nalçik 1993, Eski Cırla- Hazırlayan: Curtubaylanı Hiysa, Miŋitav dergisinin özel sayısı, yıl: 1993, sayı: 4, Nalçik. Bütün bu çalışmalara kaynaklık etmesi gereken ve 1930’lu yılların sonlarına doğru Hamit Laypan ile Mahmut Duda [Ramazan Karça] tarafından hazırlanan “Eski Karaçay Cırla” ve “Karaçay Tavruħla” isimli kitapların akıbetleri hakkında bilgimiz yoktur. Büyük ihtimalle sonradan “sakıncalı” kitaplar listesine alınarak Sovyet Rejimi tarafından yok edilmiştir.
* Elimizdeki metinlerde “Mara” sözcüğü var. Ancak, olay Yukarı Laba’daki dağ yaylaklarında geçtiği için, şarkının girişinde de adı geçen “Baba” köyünün adını vermeyi uygun bulduk.
_____________________________________
GOŞAYAĦ BİYÇE BILA KANŞAVBİY [1]
Biy Bekmırzağa tuvğan edi tört ulan,
Tamadalarını atı Kamğutbiy.
Elbuzduk ataydıla ekinçige,
Anı kiçisi da Kanşavbiy.
Törtünçüleri boladı Gilastan,
Barı maħtavluk kerti biy.
Tamadaları Kamğutbiy
Atħa minip cürüvçü,
Ekinçileri Elbuzduk
Cesirlikde çirüvçü,
Kanşavbiy da kelin otovda
Kızlanı içki sözün bilivçü,
Törtünçüleri caş Gilastan
Sabanladan eşekleni sürüvçü.
Kamğutbiy Goşayaħnı körgendi
Sabiy kızçıklanı içinde,
Seyir ariv bir kızçık
Bir buzuğu bolmay üsünde.
Anı urladı Kamğutbiy
Bir kişi da körmedi,
Elcurtħa keltirdi
Birevge da bildirmedi.
Eltip anı emçek anasına bergendi
Zamanına cetse alırma dep.
Kölüne da alay kelgendi:
Katın etip otovuma salırma dep.
-Anam, meni asırağança munu da asıra
Çırt kişige körgüzmey,
Balaŋ kibik koynuŋa salıp kara
El eşiginden kirgizmey.
Emçek ana alıp anı katına,
“Goşayaħbiyçe” atadı atına.
Cer üyçüknü içinde
Köp taŋla atadı,
Ceti cılnı emzek ana
Kızçıknı birgesina catadı.
Onceti cıl cetgen kün
Barıp anı alay körgendi,
Kamğutbiy anı körgenley
Aşħı katın bolluğun bilgendi.
Kuvanŋandan kesin tıyalmay,
Kesi allına da külgendi.
Kamğutbiyni karap körüp
Goşayaħbiyçe süyündü,
Uzaymayın av atılıp başına
Ak kelinlikni kiyindi.
Men alğı burun Kamğutbiyge barğanma,
Köp caşamay tulkatınlay kalğanma.
Karnaşları ne eteralle
Kamğutbiyden kalmasam,
Elbuzduk kara cerden kapğa ed,
Men aŋa barmasam.
Sora men Kanşavbiyge barğanma,
Cürek avruvdan a tolğanma.
Kanşavbiyni bar edi, emçek karnaşı,
Gürgokabiy, Hadağujuknu caşı.
Kanşavbiy kuru da aŋa
Konak bolup barıvçu edi,
Gürgokabiyni biyçe katınını
Közü aŋa karavçu edi.
Bir kün katın Kanşavbiyge aytadı:
-Sen arivsa közüm saŋa karaydı,
Neteyim, tıyalmayma caş cüregimi
Meni cüregim savna taraydı.
-Sen emçek karnaşımı katınısa,
Seni bıla ol işni men etalmam,
Goşayaħbiyçeni koyup
Men seni bıla ketalmam.
Bu haparnı eşitip Goşayaħbiyçe
Bılay aytıp cılaydı:
-Baħsanbaşı tarak tarak kayala,
Ala birbirene avğa edi,
Men caşağan bu tar özende
Kara kanla cavğa edi.
Gürgokalağa barma sen,
Biyçe bir palaħ etmesin,
Hıynı ħalmiş biledi ol,
Etgen muratına cetmesin.
Gürgokabiyni katını
Seni boşlap koymaz.
Saŋa eterin etginçi,
Seni kanıŋdan da toymaz.
Kanşavbiyden tüŋülüp biyçe,
Boza bıla aŋa ot bergendi.
Boza içip mıyık sürtgenley,
Mıyıkların koluna kelip körgendi.
Munu körüp Kanşavbiy,
Genca tayğa minŋendi,
Kara mukut etip, sürüp
Dağıstanŋa ketgendi.
İzley barıp alayda
Bir usta katınnı ħaparın bilgendi.
Ol katın aytdı, Kanşavbiyni köngenley:
-Men saŋa karamam, katınlıkğa almasaŋ,
Sav eterge men boynuma kiyeme,
Meni koyup sen üyüŋe barmasaŋ.
Ol katınnı alıp,
Kirgenley koyununa,
Kanşavbiyni mıyıkları
Erlay keldi orununa.
Bardı meni Goşayaħ dep
Uzun sanlı ariv katınım.
Cüregimden ketmeydi,
Uzun kara çaçları.
Anı amaltın tas boldula
Bekmırzanı caşları.
Munu eşitip katın da alay aytadı:
Bar endi, candan süygen
Goşayaħıŋı bir kör,
Cıl közüvüŋe maŋa kaytıp kelmeseŋ,
Korkuv bardı, mıyıklarıŋ entda tüşer.
Cıl közüvüne cetgeninde,
Biyağı darmanımı kapħanma,
Açıvlanıp mıyıklanı
Kolumdan atıp çaçħanma.
Dağıda aylanıp, biyağı
Dağıstanŋa kaçħanma.
Kanşavbiy Goşayaħdan
Bılay aytıp tiledi:
-Men öleme seni üçün,
Seni kımıja etip körmesem.
Entda kaytıp kelirme
Bu avruvdan ölmesem.
Goşayaħbiyçe uyaldı,
Uyalsa da ne etsin.
Kımıja katın çaçın iydi sanına,
Süyeldi Kanşavbiyni allına.
Eri, üytübünde cürütdü
Çaçın iyip sırtına.
Çaçı capdı sanların
Bir zatın da körmedi.
Kanşavbiyni muratı
Bir carav da etmedi.
-Ne eteyim, tişirıvnu kımıjası
Erşi boladı, körsem kölüm çığar edi.
Har tişirıvnu çaçı, Goşayaħça bolsa,
Tişirıv barı çaçı bıla buğar edi.
Kanşavbiyim tas bolğantda
İzleyme da tapmayma,
Kanşavbiy ketgenli bir keçeni
Belimi teşip catmayma.
Cıla cıla carıllık,
Carlı Goşayaħ.
Men ne eteme da
Ketgen colun körmeyme,
Börü bolup ağaçħa kirmesem
Kalay eterimi da bilmeyme.
Kim ölür bu biyçeleni
Küçlüklerinden kutulup?
Kanşavbiyim tura bolur
Birlede cesir bolup tutulup,
Kanşavbiyni izley izley
Kan çapħandı eki közüme.
Nek iynanŋanem Hadağujuklanı
Kaħme biyçeni sözüne.
Cıla cıla carıllık,
Carlı Goşayaħ.
Kel Karaçayç Karataşha barayık,
Cılay cılay Karataşnı uzununa carayık.
“Men da carılama, sen da carıl
Karataş” dep, cılayık.
Kel Karaçayç, karataş’dan
Töben tarğa karayık.
Kanşavbiyim kele ese
Cürügenŋe sorayık.
Kelmey ese taralıp
Cılay cılay turayık.
Cıla cıla carıllık,
Carlı Goşayaħ.
Aylandık da Karataşdan atladık,
izledik da Kanşavbiyni tapmadık.
Kanşavbiyni tapmazımı bilgenme,
Küye bişe üyüme kelgenme.
Karaçayç Kanşavbiy ketgendi,
Mundan ozup arğı tavlağa.
Andan keltirir saŋa,
Nakut, nalmas, altın savğa.
Cuk izlemeyme men andan,
Altın savğası seni bolsun.
Kanşavbiyimi karap, caŋız bir
Körmeklik meni bolsun.
Kan keçivden arı ötgendi,
Genca taynı ızları.
Carıla cılay kaldıla
Botaşlanı sarı çaçlı kızları.
Ala esegiz alığız,
Kabırımı Kartcurtda salığız.
Kanşavbiyim seni üçün
Köp kıyınlık körgenme,
Aylana kelip Karaçayda
Aman bıla ölgenme.
Kanşavbiyim sen kelseŋ,
Keşenemi körürse.
Meni tüzlügüm bar ese,
Sen da meniça termilip ölürse.
Cılay cılay carılğanımı
Hapar etip aytırla Karaçaynı kartları.
Meni bu künŋe koyğan kabartılı biyçeleni,
Bolğa edi, bir da kalmay artlar
CANDAR [2]
Candar Candar, canıŋ barsın Kâbağa,
İt tamlıla cıyılğandı Babağa.
Candetleni ceteşigi açılsın
Oy Candarnı bizge tapħan anağa.
Kiyiz buştuk cuvla etip salalla,
Candar açħan kezlik bıçak carağa.
Tamlı asker tav koşlağa çapħan kün,
Cigit Candar koy ışıra ketgened.
Çartlap cetip Murduħbaşı Babağa,
Çubur kiygen ekevlenni körgened.
Izlarından karay barıp caşırtın,
Amanlıkğa kelgenlerin bilgened.
“Ala tosmu eken sora cavmu” dey,
Koy sürüvün ıstavatħa sürgened.
Izı bıla koşħa çabıp guzaba,
Tamadağa suvuk kuvğun bergened.
Koş tamada Amırħanul’ Huseyin,
Alğa çığıp aŋa ħapar sorğaned.
“-Aşħı ulan korkar kibik ne kördüŋ?”
“-Eşme Sırtda eki çubur körgenme,
Sürüvümü bılay ertde sürgenme”.
Husey ketdi miyik çığıp karadı,
Otuzsegiz tamlı asker sanadı.
Koşlarında kazan tolu sütleri,
Istavatda adam tilli itleri.
İtleribiz avaŋığa uludu,
Kıyın künde koşdan savut kurudu.
Kelemetni oğu cerge tiymeydi,
Uvçulukdan başħa işni bilmeydi.
Ol ketgendi buv atarğa tavlağa,
Atarıksız koyğand koşnu cavlağa.
Koş tamada guzabalay kaytadı,
Ol Candarğa korkuv ħapar aytadı:
“-Candar, canım, bizge bolur bolğandı,
Tört canıbız tamlıladan tolğandı.
Karaçayğa men atlanıp keteyim,
Halkıbızğa kara kuvğvn bereyim.
Tik collanı kanatlılay öteyim,
Karaçaydan asker alıp ceteyim.”
Candar aytdı: “-Koşnu koyup ketmezse,
Keç bolğandı asker alıp cetmezse.
Sen kaytsaŋ da bek keçigip kaytırsa,
Uyalmalın kalay ħapar aytırsa?
Andan ese kesibizni bileyik,,
Cavğa karşçı birge bolup tübeyik.”
Ol Candarğa endi cuvap bermedi,
Andan kobup koşdan callap tebredi.
Candar aŋa entda bılay aytadı:
“-Kaçma kaçma, ħomuħ tuvğan Huseyin,
Kıyın künde oy sen meni küsegin.
ÖlügüNü cuvuk tiyre cuvmasın,
Karaçayğa senley ħomuħ tuvmasın.
Cavnu körüp can canıŋı sermeyse,
Sabiyleni kimge koyup tebreyse?
Kaçar bolsaŋ ak kamaŋı koya kaç,
Keter bolsaŋ özden betni coya kaç.
İt tamlıla alsa meni arağa,
Kezlik bıçak sanalırmı kamağa?
Karaçaydan asker alıp kelginçi
İt karijle mal koymayın sürürle,
Gitçe ullu kaldırmayın barısın
Eltip barıp cesirlikge berirle.
Art aytırım oldu saŋa Huseyin:
Arabızda çınar terek oramdı,
Cer kaçmayın ekibizden kim kaçsa
Anı içgen ana sütü ħaramdı.”
Husey tentirep neterin bilmeydi.
Sora aytad: “-Candar, canım, karnaşım,
Oy, kaçmayma, men kuvğunŋa keteme;
Bulcumayın Karaçayğa terk barıp
Aytħanımça asker alıp ceterme.
Hayda turma, kir bir kaya urbunŋa ,
Caş kavumnu caşır teren dorbunŋa.
Mal içinde bardı teyri kaşħa koy,
Ülüşümü sen ayır da başħa koy.
Tuşman köpdü meni barır columda,
Kerti nöger ak kamamdı kolumda.
Oğay Candar ak kamamı koyalmam,
Anı üçün özden betni coyalmam.”
Homuħ Husey etgen antın unutdu,
Camçısın da ol üsüne terk tutdu.
Amırhannı kızbay caşı ketgendi,
Cigit Candar sav madarın etgendi:
Kayınladan bıkılıkla alğandı,
Caş kavumnu kaya ranŋa salğandı.
Kütgen malın koyalmadı cavlağa,
Koy sürüvün urğan edi bavlağa.
Batır Candar uyat etdi buğarğa,
Karaçaynı bediş betge suğarğa.
Tıŋılamay kaçıp Husey kutuldu,
Carlı Candar kesi caŋız tutuldu.
Kelemet da uvğa ketgend tavlağa,
Koyan ızlap buv tutadı egeri,
Kıyın künde kaçıp ketgend, Candarnı
Üç özenden saylap alğan nögeri.
Kan çaçıldı at cerinden başlıkğa,
Oy, neteyik, sabiylikge caşlıkğa.
Caşlık basıp eskermedik cavlanı,
Saklamadık ayrılanı tavlanı.
Karabaşul’ itden tuvğan Maħatçid
Tamlılanı tavkoşlağa üretgen,
Kızılbekle bıla caşaydı bedişlik
Carlılanı eşiklerin tüp etgen.
Sen barğaneŋ ala bıla caşarğa,
Karaçaynı koy ayaklay aşarğa.
Tamlılağa bardıŋ ese ne tapdıŋ,
Kara cernhi avzuŋ tolu üç kapdıŋ.
Tamlılanı tav collağa üretdiŋ,
Ölüklerin çana bıla süyretdiŋ.
Kün batħanlay tamlı cıyın keldile,
Caş Candarnı caŋızlığın bildile.
Umut etelle canı savlay buvarğa,
Malğa koşup cesir etip kuvarğa.
Başçıları alay aytıp söleşdi:
“-Bizni körüp tavlu caşla kaçħanla,
Istavatnı eşiklerin açħanla.
Koşħa kirip ayran susap alığız,
Tögerekge karavulla salığız.
Sak boluğuz, koşda betcan bolmasın,
İçinde da tavlu kişi kalmasın?”
Ala bizni tasħabıznı bilgelle,
Üslerine gebenekle kiygenle.
Istavatnı tamlı asker basħandı,
Avaŋısı koşubuznu capħandı.
Bıçağıma eki bilev tartħanma,
Koşħa kirip katı betcan salğanma.
Amalsızdan eşik artın sakladım,
Al üçüsün bosağağa kapladım.
Kezlik bıçak kılıç kibik oynaydı,
Cigit Candar entda törtnü soylaydı.
Koşnu için kan şorkala tarayla,
İt tamlıla bir birlerin talayla.
Ot saldıla anı ağaç koşuna,
“Küymem” deydi, batır tavlu boşuna.
Mıçımayın imbaşına ot vetdi,
Ol, ölgünçü küreşirge ant etdi.
Çartlap çıkdı, kezlik bıçak kolunda,
Tuşmanları mukut bolup colunda.
Tulpar Candar kaplan kibik atıldı,
Tamlı asker it cıyınlay çaçıldı.
Aşhı ulan uruş tüzden ketmeydi,
Kan tökmeyin bıllay cigit ölmeydi.
Tonovçula tögeregin aldıla,
Uşkok otnu tört canından saldıla.
Kan kuyalla tavdan kelgen çarağa,
Çaçılğandı seni kanıŋ zabağa.
Oy egeçiŋ Culduz tikgen kök çepken,
Savğa bolup saŋa kelgend candetden,
İt tamlıla sanavsuzlay köp boldu,
Kök çepkeniŋ kurç kübeden bek boldu.
Ol çepkenni çırkı sayın ok tiydi,
Tulpar tavlu kızıl-ala kan sişdi.
Oŋsuz bolup Candar cerge iyildi,
Tamlı sürüv can canından kuyuldu.
Endi anı tögeregin aldıla,
“Bıllay cigit” dep, tamaşa boldula:
“Kesi caŋız uruş korkuv bilmegen,
Can çıkmayın cavğa başın bermegen...”
Ölüklerin cüklep ögüz çanağa,
İt tamlıla kuyuldula Babağa*.
Bu közüvde tavlu asker cetedi,
Mara tarda kaçar colnu kesedi.
Satanaydı onov etgen Babağa,
Hapar eştip kelip kirdi arağa.
Tavlulağa teşip atdı cavluğun:
“Men süymeyme ħonşulanı cavluğun,
Tışırıvma ħaterimi körügüz,
Tamlılanı ölüklerin berigiz.
Çana tolu ölük savğa eltsinle,
Bedişlikle itle kibik ketsinle.
Kızılbekle tav koşlanı kurtudu,
Oy, Karaçay batırlanı curtudu:
Narik, Çora, tulpar tuvğan Dommayçı,
Çekge cuvuk-suvuk atlı koymavçu.
Men tanığan Nanı bıla Tatarkan,
Tuşmanların katın kibik cılatħan.
Menden salam Karaçayda kartlağa,
Maħtav bolsun Candar kibik caşlağa.
Ceti cavun savutsuzlay öltürgen,
Curtnu atın bılay örge költürgen.”
Karaçaylı aŋa karşçı turmadı,
Kolğa tüşgen tuşmanların urmadı.
Bu közüvde Lakkuş başın költüred,
Tamadağa aytır sözün bildired:
“-Asker kalsın, men üyge bir barayım,
Kimledile tintip igi karayım.”
Alay aytıp Biyçelege kirgendi,
Baş tapcanda ol, biylerin körgendi:
Kayğısızlay konak törde olturup,
Tögerekni Nart tavruħdan tolturup.
Cuk söleşmey bir kesekni turğandı,
Tamlı biyni kökürekden urğandı.
Nögerleri ħayran bolup karaydı,
Biyçe üyün kan şorkala taraydı.
Bedişlikle ölgenlerin aldıla,
Betlerine kara tamğa saldıla.
Tamlı kavum ölüklerin eltdile,
Çaçuv kuçuv ızlarına ketdile.
Candar Candar, canıŋ barsın Kâbağa,
Cetevlenni tuvrap saldıŋ çanağa.
Candetleni eşikleri açılsın,
Oy, Candarnı tulpar tapħan anağa.
Karnaşıŋ cigit Lakkuş cılaydı,
Canı küye kaşlarıŋı sılaydı.
“-Cılamaçı meni ħomuħ karnaşım,
Sen cılasaŋ kölüm takır boladı;
Kuzğun kanat kibik kara sakalım,
Senamaltın ak tükleden toladı.
Ölügümü kabırıma kesiŋ sal,
Oŋsuzlanı kaya randan beri al.
Caşırğanem bıkı bıla ıranŋa,
Tuvğan curtħa teyri men tüz bolğanma.”
Cıyılğan ħalk kulak salıp tıŋlaydı,
Anaŋ Davta alay aytıp cılaydı:
“-Nek barğanek Murdukbaşı talağa,
Darman ckdu cüregimde carağa.
Ana kölüm razılıkdan tolğandı,
Ak sütümden ħalal emgen balağa.
Kök başlığın siz tartığız beline,
Kurman bolsun ol, ösdürgen eline.”
Candar Candar, canıŋ barsın Kâbağa,
Cayılğandı şeyit kanıŋ zabağa.
Candetleni kabakları açılsın,
Cılkıçulu cigit Candar balağa.
Oy, canıbız kurman bolsun, kor bolsun,
Seni bizge tulpar tapħan anağa.
TATARKAN [3]
Cavumla cavalla, tav calpaklağa köllege,
Kuvğun kelgendi, Ullu Karaçayda ellege.
Nıħıtnı başında süyeledi üç kuruk,
Duvut ayağından çıkdı, açı kuvğun kıçırık.
Bir kavum cetdi Karaçayğa, ıçħınıp
Isħavatnı ötgenle, keledile basınıp.
Anda bolur Batda ulu batır Tatarkan,
Uruş tüzde cavların katınça cılatħan.
Ekinçige Muka ulu omak Bayçağar,
Kılıçından kızıl ala kan ağar.
Tatarkan bizden artık ne etedi,
Alıp cavnu iyisin şıbılaça cetedi.
Cav körsek a allıbızğa salabız,
Cavğa cetsek kanıbıznı alabız.
Tatarkannı kündüz, izlelle da tapmalla,
Er cigitle anda cuklamalla, catmalla.
İmmolat da örge eŋişge çabadı,
Madarsızğa cetip ol tilin kabadı.
Kesi miŋen toru atnı arıtdı,
Biyligin saħtiyan çarıkla bıla tanıtdı.
Tatarkan a colovçuluk alğandı,
Kıyın künde tabılmayın kalğandı.
Oh ete, keç ete ekinçi kün kelgendi,
Karap elde ol, kişi körmegendi.
“-Anam, degend, elibiz kayrı ketgendi,
Karayma da bizge zorluk cetgendi?”
Anası da aŋa alay cuvap etgendi:
“-İş zamanıd bilese, barı işge ketgendi.”
“-Anam, tünene koyçu koşda kalğanem,
Caŋur urup, oŋsuz kolaysız bolğanem.
Ertden bıla sürüvçüle kopħança,
Aşığıp me, ertde turup ketgenme,
Toħtamazdan at süre, ceŋil col ala
Bek aç bolup, ullu incilip cetgenme.”
“-İygen koylarıŋdan etgenem kurmanlık,
Da sen a kolaysızğa cetgense sav kallık.
Andan saŋa tolu ülüş koyğanem.
Cansüyeginden, kuru kesim toyğanem.
Üç özenden seni üç egeçiŋ cetdile,
Ala cılap saŋa ullu alğış etdile.
Üç egeçiŋ üçün aşap kuvanıp ketdile,
Kalğançığın da birgelerine eltdile.
Saŋa ülüşdü, cavrun bıla başcartı,
Aşay tebre, ol tüldü aşarıknı artı.”
Tatarkan cavrunnu sındırıp üç kapdı,
Elni kayda bolğanın aŋa karap tapdı.
“-Anam, -iş zamanıd- dep meni cubatma,
Kerek künde, meni eŋişge karatma.
Bergen sütüŋ bıla oy senden tileyme,
Boluşlusun bildir, maŋa burup aytma.
Atlanıp ızlarından guzaba ceterikme,
Kuvğunŋa ketgen askerni uzaytma.
“-Kalmazlıksa canım” deydi, anı anası,
Cigit Tatarkan Karaçaynı kalası.
“-Duvut calpaknı Kızılbek asker alğandı,
Elibiz da kuvğun etip kuralğandı.
Calpak kıllı kalmay, özenŋe da kirgendi,
Katınnı kıznı calanayaklay sürgendi.
Emçek anaŋ barayed, kızğan iynekça öküre,
Kızılbekle karayelle, cesirlege cekire.”
“-Anam bügeçe bir carlı caşçık körgenem,
Ol caşçıkğa çabırlarımı bergenem.
Cokmud maŋa, erik aşağan çabırlık,
Kalmağandı endi, rahatlık sabırlık.
Çabırlıknı uva, çaba corta ketgendi,
Colda erlay eki çabır etgendi.
Tav collanı ol, kanatlıça ötgendi,
Askerni Isħavat sırtında cetgendi.
Cigit Tatarkan alağa alay aytadı:
“-Katın kız körmeyme, mallarığız kaydadı?
Izlarından kelgensiz, kuvğun etip örelip,
Madar etmey nek turasız, Isħavatha tirelip?”
“Kızılbekle suvnu ötüp, turmay kaçħanla,
Caŋız köpürnü da kaldırmayın çaçħanla.
Isħavat şorkala bizge col bermeydi,
Tamadabız İmmolat’endi ızıbızğa’ deydi.
Oy, kara çavkalaça bılayğa cıyılğanbız,
Eteribizni bilmey neçik kalğanbız.”
Tatarkan ulanlanı erkeçlerin ayırdı,
Eki etegin bürek başından kayırdı.
Can ayamay tuşman bıla küreşge,
Bölek ulannı alıp, ketdi betni eŋişge.
Çaba corta töben cağağa cetdile,
Öreleşip ala, onov-keŋeş etdile.
Cantavların savlam etip aldıla,
Birbirine koşup tüyümçekle saldıla.
Tatarkan beline cantav baylaydı,
Kanlı uruşħa er cigitle saylaydı.
Balavuz çıraknı başlığına saladı,
Altınlısın da ol, koluna aladı.
Isħavat suvnu çabak kibik cıradı,
Mıçımayın arğı cağağa baradı.
Izı bıla kalğan cigitle da ötdüle,
Kızılbek cıyınŋa ala cuvuk cetdile.
Tatarkan ot carıknı erlay köredi,
Askerine da toħtav buyruk beredi.
Alğa ötüp kesi, ışırıla tebreydi,
Bavurlana kelip, tashaların tergeydi:
Cesirleni kaya dorbunŋa atħanla,
Kesleri da toğay aylanıp catħanla.
Tatarkan karaydı da karavul körmeydi,
Emçek anasını, uyav bolğanın esleydi.
Çakinçikça işanŋa kıçıra başlaydı,
Emçek anası korkup esin taşlaydı.
Carlı katın kutas çaçın taraydı,
“Köpdüle” degen matallı aŋa karaydı.
Tatarkan da kara sakalın tutadı,
Karıvların ajımsız tanıtadı.
Kızılbekleni tasħasın bilip kaytħandı,
Aşħı ulanlağa aşħı ħapar aytħandı.
Tatarkan entda erkek kuzğunça kıçırdı,
Kırkılğan koyğa cıyın callı ıçħındı.
Sütden toyğan marka kozulay oynatdı,
Cetgeni bıla kan gırtçıla çaynatdı.
Kollarına ağaç kurukla aldıla,
Kızılbekleni üslerine saldıla.
Tav kamala köküreklege çançılad,
Murdar kanla köndelenŋe çaçılad.
Kızılbekle izlegenlerin tapdıla,
Ekevden arısı kara cerni tapdıla.
Kulakların kesip ol ekevge berdile,
“Terge bolsun” dep, ellerine ciberdile.
Tutmaklanı erkin etip kaytdıla,
Duvut elge barıp ħaparların aytdıla.
Isħavatda açı bardı gara cok,
Albotlanı Zuliyada birden sora cara cok.
Batda ulu cigit tuvğan Tatarkan,
Arığan caşlağa saldı ol arkan.
Börkünde balavuz çırak candırğan,
Isħavat suvnu kızıl kanŋa bardırğan.
Mans cetmeydi tatarkannı beline,
Ol bet tapdırdı, Karaçay degen eline.
UVÇU BİYNÖGER [4]
Biyleni biyi Gezdoħnu ulanı Biynöger,
Karnaşıŋ Umar seni it avruvdan avruydu.
Aŋa cararık ak maralnı sütüdü,
Anı tutarık anakarnaşıŋı itidi.
Biynöger bardı anakarnaşına it tiley,
Ala anı anda konak kibik körmelle,
Maral tutarğa bir it küçüknü bermelle.
Mal kerek ese sürüvümü eki böleyim,
At kerek ese “acir ülüş” cılkı bereyim,
Munu bıla seni egeçden tuvğan kibik köreyim.
Alay aytħanında Biynöger söleşdi:
-Cürürge unamaydı miŋen atımı ayağı,
Malıŋ alay köp ese anaŋa aylansın tuyağı.
Kaçtan kaçħa sen bizge salıp kelseŋ,
Mallarımı zekâtın saŋa berirme,
Anı bıla seni ana karnaş kibik körürme.
Andan kobup Gabatiylege men keldim,
Ala meni konak kibik kördüle,
Söz salmay eki it pariyni berdile.
Alanı alıp özen ayağına tebredim.
Ullu Baħsannı miyik tavlarına örledim.
Ana karnaşından oy it tilegen it bolsun,
Meni cavum da Biynögerley tüp bolsun.
Ol andan çıktı, kiyikle bolğan tavlağa,
Çartlap çıkdı üç ayaklı maral allına,
Allay tübesin teyri meni ceti kanlıma.
Süre kaça ala örledile miyikge.
Arı çıkħanlay tuban bastı, çars boldu,
Ak maralı köz tuvrasından tas boldu.
Dağıda karap Biynöger anı körgendi,
Tüz kiyik bolmağanın da eslegendi.
Anı müyüzleri öpke tişlegen tiş kibik,
Ayakları köpçek tikgen miz kibik,
Bet türsünü toyda tepser kız kibik.
Biynöger aytdı:sen şaytanmısa cekmise?
Sen maral eseŋ meni altınlımı atma koy,
Darmanŋa kerekdi, emçegiŋden eki tartma koy.
Maral cuvapħa ma bu sözleni söleşdi:
-Ay Biynöger, sen izlegen Maral men tülme.
Men saŋa toħtap altınlıŋı atdırmam,
Darman tarı dep emçegimden tartdırmam.
Men Apsatını Fatima degen asħak kızıma,
Tilep aytama kaytıp ket, endi ızıŋa.
Dağıda Biynöger anı koymay sürüp tebredi,
Anı ızından miyik kayalağa örledi.
Dağıda kiyik ızına aylanıp söleşdi:
-Kelme Biynöger, ızıma kesim kaytırma,
Endi toħtamasaŋ, saŋa açı karğış aytırma.
Biynöger aytdı:-Ataŋı aman közüne,
Etallığıŋı sen maŋa ayap kaldırma,
Men tıŋılamam seni söleşgen sözüŋe.
Sora ak maral ma bılay aytıp başladı:
-Sen caşlığıŋdan bizin etibizden toymadıŋ,
Biz ħaripleni tavda caşarğa koymadıŋ.
Enti tıŋıla, bir eki karğış aytayım:
Seni töben canıŋ teren bolsun terk bolsun,
Oğarı canıŋ cip arkan cetmez tak bolsun,
Eki köndeleniŋ çıpçık ötmez bek bolsun!
Munu içinde seni caşan künüŋ köp bolsun.
Seni etiŋden karğa kuzğun toymasın,
Endi bizni koysaŋ, Caratħan Allaħ koymasın!
Ol sağatdan tav tuban boldu, çars boldu,
Munu kiyigi köz tuvrasından tas boldu.
Oğarı canı cip arkan cetmez tak boldu,
Töben canı da teren boldu, terk boldu,
Eki köndeleni çıpçık ötmez bek boldu.
Obeş künnü ol kaya randa caşadı,
Bilek etlerin kaldırmay kesip aşadı.
Uvçu itim maŋa karap ürgeninde,
Kaya randa kıyınlıknı körgeninde,
Butlarımdan kesip aŋa aşatdım,
Onbeş künnü anı bıla caşatdım.
Bu kuvğunŋa elle kopdula, halk keldi,
Karnaşı Umar munu kaya randa esledi.
Uzatsala da cip arkan aŋa cetmeydi,
Umar anı katından uzak ketmeydi,
Ol Biynögerden “tüş” dep tileydi.
Biynöger a turğan cerinden tepmeydi.
Umar aŋa dağıda bılay aytıp köredi:
-Sen tüşmeseŋ saŋa eterimi aytayım;
Ullu kızıŋı men kün çıkğanŋa satarma,
Gitçe kızıŋı da eltip kün batħanda satarma,
Köz tuvraŋda katınıŋ bıla catarma.
Biynöger aytadı: ol sözleden ħayır cok,
Kesiŋ körese mından tüşerge madar cok.
Babugeyde canımdan süygen tos katınım,
Aŋa barsaŋ, ol maŋa kısħa cetered,
Beri kelse bir madar maŋa etered.
Tos katınŋa atlı kuvğun ketgendi,
Eşitgenley coluna suvuk ħant etgendi,
Süygeni ölgen cerde canın berirge ant etgendi.
Cetip Biynögerge ol bılay aytıp kıçırdı:
-Homuħ bolğansa, biyleni biyi süygenim,
Tansık bolğanma çartlap çığadı cüregim.
Saŋa kelgenme eki butumu at etip,
Kollarımı alanı sürgen kamçi etip,
Közlerimde cılamukladan tamçı etip.
Uzatalsam saŋa cetered bilegim,
Kabıl bolsun seŋe etgen tilegim.
Tüşe eseŋ tüş beri; anda kalsaŋ a,
Ölügüŋü kaya randa kara kuşla aşarla,
Süygen teŋleriŋ küye bişe caşarla.
Altınlıŋı burnundan tutup bırğaçı,
Üsüŋdegi men tikgen dariy kölegiŋ,
Teşip alda közleriŋe çırmaçı.
Kesiŋ oynavçu meni ak mamuklay öşünüm,
Açıp turama, endi maŋa aylan da çıŋaçı.
Munu eşitgenley, biynöger kopdu can kirdi,
Altınlısın burnundan tutup bırğadı,
Kölegin da eki közüne çırmadı.
Izı bıla kesi kaya randan çıŋadı.
Örge çıksa da kerti temir ırğaklay,
Çaçılıp tüştü, ħıçınŋa salğan cummaklay.
Tos katını ol işni körüp turğandı,
Kesi cüregine citi kıptısın urğandı.
GOTMAN ULU İLYAS [5]
Ketip barayem Koban Özenni men, Pabeskeme columa,
Karabaş Ademey oy salam berip tübedi meni allıma.
-Coluŋ bomlsun İlyas, dedi, kayrı barasa, adejiŋ bolmay boşuna?
Öpkelegenmi etgense cigit, sen nek kelmeyse kesiŋ tanıvçu koşuma?
Neçün sürmeyse canım, sen alğın kibik oy sarıkulak golçula?
Alanı berir edim teyri, oy ullu Morħda meni mülk cer alğan borçuma.
Meni ol borçdan kutħarsaŋ İlyas, kerti söz bolup seni balam kibik körürem,
Tamada kızımı teyri, men Hubiylağa kalınsız kelinŋe berirem.
Minivçü kök atıŋ arık köreme, semirsin, kıstap koysaŋa,
Cılkıma kirip a kara toru kasbarladan saylağanıŋa konsaŋa.
-Ayıp etme Cüyüsħan, ol arık körünse da kesi tay buvazdan tuvğandı,
Sarıkulaklanı da arğı Gerginden, teyri ol cüzle bıla kuvğandı.
-Alay ese İlyas, ol bizni koşda seni eki cigit saklayla.
-Siz aytħan bolsun Cüyüsħan, ol cigitleni kamçi uruvları kalaydı?
Caŋı teŋleni kim bolğanların bilirge közüm karaydı.
-Alanı birin sorsaŋ, ol kesibizni Harzak çankaladan Bazaydı,
Ekinçisin aytsam a emçek karnaşım oy tulpar tuvğan Tuvdudu.
Bazay colğa çıksa, kuru kaytmaydı katından kızdan uyalmay.
Tuvdunu sorsaŋ a ol cibermeydi teyri, uçħan kuşdan tük almay.
Alaydan ketdile bıla, Paşinskege oy Pabeskeni coluna,
Davdan kutulup tüzlük kağıtnı İlyas alğan edi koluna.
Andan kaytıp ala Karabaş ulunu koy koşuna tüşdüle,
Mında cıyın bolup eki üç künnü oynay küle içdile.
İlyas, Bazay, ol cigit Tuvdu endi şoħ boldula tanışıp,
Karabaş Ademey da küreşe edi bılanı atlandırırğa aşığıp.
Atlandıla bıla işek irk kesip oy col azığğa ħant etip,
Biri ölgen cerdi biri sav kalmazğa, ħamayıl alıp ant etip.
Bıla tebredile endi, Gegin ħutorlanı oy tuvra tutup coluna,
Cuvuk ceterge İlyas göroħun alğan edi, tayak ornuna koluna.
Temir buruvlanı çaçıp ögüz sürüvnü ögüz sürüvnü kolğa etip sürdüle,
Alay bolsa da teyri, oruslula da ħaparnı ceŋil bildile.
Bılanı ızlarından oy savutlanıp cetdile, kısħa kirdile.
-Oy İlyas, dedi Tuvdu, oy Orus asker tögerekni alğandı,
Mından kutulur üçün bizge caŋız bir madar kalğandı:
Gegin kazakla oğursuz boladıla, kosğalğandıla kaçayık,
Bılanı koyayık da Andrükada temir kalalanı çaçayık.
Tutsala bizni bula, teyri tişlik koylay soyarla,
Ölgen ölübüznü eltip musliman tapmaz bir aman carı kuyarla.
-Ey ħomuħ Tuvdu, ırıslağan eteme, kişi bıllay söznü aytırmı?
Sen bilmeymise ħomuħ, adetim tüldü meni bıllay cerde buğarğa,
Nögerlik etigiz, aşħı ulan, bu gâvurlanı oy ızlarına kuvarğa.
Ok tiygendi, ol kaplan kibik teyri eki canın sermedi,
Homuħ teŋleri kaçħan edile, katında adam körmedi.
Tuban basħandı ullu Amğatanı acaşa barğan colundan,
Ok tiygeninde çartlap ketgendi, altın sağatıŋ koynuŋdan.
Kancal iyegileriŋİlyas, kart bolğansa da Orus oklanı tutmaydı,
Kandağay bilekleriŋ kök şavluħuŋu tartıp cügenin cıymaydı.
“-Ok tiygendi öleme” dedi, kara camçımı meni üsüme atığız,
Meni ħaparımı barıp Karabaşlanı ol kart ofiserge aytığız.
Oy ok tiygendi caşla, ölüp barama, meni omuravumdan belimden,
Ayrılıp barama endi ol Hubiylada meni tukumumdan elimden.”
Kimge kaldı İlyas, ullu Abukladan seni saylap alğan katınıŋ,
Kimler üleşelle, seni Kâbağa asırağan oy maşok tolu altınıŋ?
Mından barğan edik, teyri İlyasnı alğa salıp al etip,
Andan a kaytıp kelebiz, canım, oy kök atıŋa sal etip.
Cinegey boynunda kişi tabılmaydı, kan busħullanı cuvarğa,
Sen cazık ediŋ İlyas, Hubiylanı ol tınç Mussadan tuvarğa.
AZNAVUR [6]
Ullu Kabartıda bolur, bıllay öħtem ösgen caş biyle,
Caş bolsala da biri kalmay barısı baş biyle.
Ala kaçdan cazğa toğuz atnı at caravğa takdıla,
Noħtağa salıp ala atlanı zıntħı bıla bakdıla.
“Minerikbiz” delle, tal çırpısı caz kelip çakħınçı,
Atlarıbıznı but etleri sırtlarına kaçħınçı.
Kayiş carav bolup, talçıkmayın uzun colğa çapħınçı,
Bizge toħdav cokdu, Noğay cılkılanı köbün tapħınçı.
Oy tura turup caz boldu, taş başları çakdıla,
Caşla toğuzu da bellirine savut saba takdıla.
Alanı atları da carav boldu, talçıkmayın çapdıla,
Ala bara barıp çeget içi bir talağa kaytdıla.
Tamadaları Kaytuk ulu caş Hamzat aytadı:
-Biz atlanabız tav cerlege, colustabız kaydadı?
Kartladan eşitgenme, allıbızda çeget kalındı, tav köpdü,
Barlık colubuznu köp cerlede keser kibik cav köpdü.
Biyleni içinde Kiçibatır tavlu kızdan tuvğandı:
-Men bileme, deydi, tavlu bolup bu collağa kan usta,
Ol İybak ulu Aznavurdu, üyden ketmey tabılsa.
Munu eşitir eşitmez nögerleden biri turup aytadı:
-Bizge tavlu bolup colustalık eter kişi kaydadı?
Ol tavlu ese, tavlu boknu colustağa almayık,
Ol kerek tüldü, teŋlik etmez, allıbızğa salmayık.
Açıvlandı Kiçibatır, mıŋa cuvap etedi:
-Hey erkek katın, tavluladan cigitleriŋ kaydadı?
Ol tavlu bolsa da, caşlığından at belinde ösgendi,
Ol seni kibik köp çıgırnı urup başın kesgendi.
-Tartışmayık, deydi, Kaytuk ulu nögerlege aylanıp,
Men da eşitgenme, Aznavurnu batırlığı aytılıp.
Anı Aznavurdan dağıda başha atı bardı: “Savrusħan”,
Noğay cılkılanı kesi caŋız tavğa süre tavusħan.
Ala ketedile, Aznavurnu tavla içinde eline,
Barıp tüşedile, kart İybaknı üyüne.
Hapar beredile konakbayğa, kelgenlerin bildire,
Çığad allarına kart İybak, guloçuna tayana.
-Aħa ħoşkeldigiz, ne aylanasız bıllay aşħı cigitle,
Atlarığız da uzak colğa çıdar kibik cürükle.
Kolun tutalla, caş Hamzat aytad kartħa ħaparın,
“Bildimi eken, deydi, bu eski kart atlanı çabarın”:
Biz atlanŋanbız kişilikni sınar üçün uzakğa,
Tüşüp kalmaz üçün cavlarıbız colğa kurluk tuzakğa.
Bizge kerek bolad, korkmay cürür, teŋlik eter col usta,
Caşıŋ Aznavurnu berseŋ bizge, kelmez korkuv uruşta.
-Ay medet, deydi, kart İybak Hamzatħa cuvapħa,
Aznavur ketgendi, kayınları Abaylağa konakħa.
Aylık uça bardı, ol andan cuvuklada kaytalmaz,
Toy oyun bitginçi teŋlerine “keteme” dep aytalmaz.
Ol andan kayıtħınçı konağımsız Kabartını biyleri,
İgi ħonşulağa Aznavurnu açıkdıla üyleri.
Bal bozası bardı üybiyçeni, biz tartayık oynayık,
Sizni atlağa da cem salınsın, at orunda bağayık.
-Savboluğuz, deyle, kalalmazbız Aznavurnu tapmayın,
Bizge toħtav cokdu, ol batırnı allıbızğa salmayın.
Ala baradıla Abaylağa, konak bolup tüşelle,
Bir bölek künnü ala anda toyğa oyunŋa kirelle.
Aşay içe kelip tanıtalla ala anda keslerin,
Söleşe kelip aŋılatalla Aznavurğa dertlerin.
Aznavur caratmayd, konaklanı bıllay çüyre tilegin,
Anı bıllay işle alğın kibik uçurmaydı cüregin.
Alay bolsa da ol buzalmayd konaklanı köllerin,
Esine tüşüred, Kabartıda candan süygen teŋlerin.
-Men baralmam, deydi, meni üyde kart atama sorulmay,
Uzak colğa ketsem, kalır anda köp sabanım orulmay.
Erkinlik alayım men atamdan, sizni bıla keterge,
Sizge söz bereme Otluktaşda ızığızdan ceterge.
Mından ketedile caş biyle, Otluktaşħa col tuta.
Aznavurnu da colda bara, sağış tüşed başına:
“Men kalay bolayım, bıllay uvak tüyeklege colusta,
Teŋlik etalmazlık, Kabartını bıllay teli caşına.
Uzakdan karap noğaylıla ak atımı körsele,
Ala menden korkup küreş etmey üylerine kirsele,
Sora caş biyle da cılkılanı kolay kolay sürsele,
Caŋız kesleri bu ħorlamnı etgen kibik bilsele...
Bıllay iş bolurmu, körgüztsünle caşla kerti cigitlik,
Kıyın uruşlada tanıtsınla meni kibik kişilik.
At savut sınalmay bilinirmi bir adamda cigerlik,
Ak atnı koyarma, bir başħasıd bu közüvde minillik.”
Aznavur keledi, atasına bılay ħapar başlaydı:
-Atam meni, deydi, Kabartıdan caş cumuşħa tileyle,
Bir bölek bolup caş biyle colustağa kel, deyle.
Atası aytadı: -Sen barlıksa cigitleni coluna,
Allaħ sav keltirsin caşım seni, kart ataŋı koluna.
-Ak at kart bolğandı, ol endi alğın kibik çapmaydı,
Tot bolğand altınlım, ol endi alğın kibik atmaydı.
Sen erkinlik berip avuşdursaŋ uşkogumu, atımı,
Başħa atħa minerme, uşkok bardı, aman tüldü atıvu.
-Oğay, bolluk tüldü caşım, deydi, Aznavurğa atası,
Seni uşkoguŋu atıŋı da cokdu ullu ħatası:
Ak at kart bolsa da anı ozar bu curtdlada at cokdu,
Tot bolsa da altınlıŋ, andan uzak atar uşkok cokdu.
Aznavur çığadı ullu üyden, otovuna kiredi.
Anı katını duniya arivu Abaykızı Cansaraydı,
Kutas çaçların ħar kün sayın ol üç kere taraydı.
Üsüne başına sabiylikden dariy gemħa kiyedi,
Kesi da oburdu, çıpçıklanı koymay tilin biledi.
Arı kirir kirmez ol kesini közün kaşın tüyedi.
Munu bılay körüp: -Ne bolğandı saŋa, deydi, Aznavur,
Avruğanmı etese, ne da barmıd başħa kaygğı bir davur?
Men atlanama, kurullanı* hazır etip ber koluma,
Duva eterikse, çırmav çıkmaz meni uzak columa.
Cansaray aytadı: -Men beralmam kurullanı koluŋa,
Nasıbım tartıp men iyalmam seni korkuv coluŋa.
Tüşümde körgenme, kellik kara puşuvlanı,
Keltirip körgenme, ağaç atnı atabıznı caşına,
Men suvlay tögeme, cılamuklarımı etgen aşıma.
Kesiŋ söz bergeneŋ, mından arı uruşlağa çıkmazğa,
Meni cüregimi mından arı kayğı bıla cıkmazğa.
Ataŋ kart bolğandı, köp malıŋa karar kişiŋ cok,
Caşlarıŋ sabiydi, uzak colğa keter kibik künüŋ cok.
-Sen neler aytasa, tüş degen keçeleni boğudu,
Bıllay tüşge iynanŋan, kartla aytħança adamlanı coğudu.
-Neçün karamaysa, cılamukdan tolğan meni közüme?
Tüşge iynanmaysa, tıŋıla sora meni kerti sözüme:
Aytħanın unutma atabıznı, duniya körgen kartıŋı,
Sen avuşturma, köp sınalğan savutuŋu atıŋı.
Egeçiŋden tuvğan Mırzakanŋa anı tayın bergense,
Ol aŋa minse, başħa atlanı sürüp ceŋil cetmezmi?
Ol karanoğaylı tanımayın seni urup ketmezmi?
Sora başħa uşkoguŋ, altınlıça uzakdağın ururmu,
Bıllay savut bıla er kişi cavnu allına tururmu?
Aznavur aytadı: - Katın onov kelmez erni işine,
Sen ışanmaymısa, kişi ceŋmez meni ullu küçüme?
Kerti da batırdı Aznavur, ne az da korkuv bilmeydi,
Ol atħa minse, atnı belin caya kibik bügedi.
Ol suvğa kirse, suv çabaklay tübü bıla cüzedi.
Ol kesi işine başħalanı onovların süymeydi.
Endi açuvlanad Aznavur, Cansarayğa kızadı,
Kara kübürnü açama dep, kiritin da buzadı.
Ol artmaklağa ot ok salad, bolur kibik coluna,
Altınlını koyup kara uşkogun sermep alad koluna.
Ol üyden çığadı, Cansarayğa “savkal” demeyin,
Ol çıŋap minedi ak atına, özeŋige tiymeyin.
Cansaray da aytadı: -Sözlerime kulak salmay barasa,
Seni miŋen atıŋ batmaksız katı cerge katılsın,
Tutħan uşkoguŋ cavnu uralmay aman cerde atılsın.
Seni mında tıymay, çüyre colğa atlandırğan ataŋı
Cıyğan ullu mülkü, tüp bolup kuş tügünley çaçılsın.
-Bıllay köp karğama, deydi Aznavur, Cansarayğa burula,
Acalı cetmese, adam ceŋil ölürmü uruşda?
Sora üyde oltursam, Allaħ maŋa uzun ömür berirmi?
Kelgen konaklağa İybak ulu ötürük söz berirmi?
-Men karğamayma, caratħan Allaħ seni karğasın,
Eki ulançığıŋ “atabız” dep, colğa karap cılasın.
Teli ulanların Kabartıda tıyalmağan biyçele,
Ala meni kibik üylerinde kara künle sınasın.
Sen keter ketmez kebiniŋi ħazırlarma biçerme,
Men cumuşçumu, “çucutludan kara atlas al” dep iyerme.
Sen ölüp kelseŋ, men üsüme cıllık kara kiyerme,
Aħ cılay cılay men ölgünçü kömür kibik küyerme.
Kamçi uradı Aznavur, şıbılaça tavuşu,
Kuşlay uçadı, cel ete tübündegi şavluħu.
Aŋa tıyğıç bolmayd tav collanı tigi bıla avuşu,
Kalay çıkmasın bıllay atnı sav duniyağa tavuşu?
Colda ketip bara, Caraşdı ulu Soslan tübeydi allına,
Bıllay oğursuz colukmasın meni ceti kallıma.
B ukesi da İybaknı egeçinden tuvğandı,
Anı colun kesip Aznavur bılay aytıp buvğandı:
-Kalay igi boldu karnaşım, bügün seni kelgeniŋ,
Ullu cılkıŋdan cokdu maŋa ömürüŋde bergeniŋ.
Ak atımı al da, bizge barsaŋ cılkılağa kıstarsa,
Ber maŋa atıŋı, koşħa bansan başħa bir at tutarsa.
Soslan karaydı seyir bolup Aznavurnu közüne,
Ol iynanmaydı, nakırdadı dep, karnaşını sözüne.
-Haparım ulludu deydi, Aznavur, artda aytırma kesiŋe,
Bir oyun oynarğa bu col tüşgend meni esime:
Ullu Kabartıdan biy konakla Otluktaşda saklayla,
Zamanım cokdu, tüş atıŋdan men columa keteyim,
Keçiksem ayıpdı, men alanı köp saklatmay ceteyim.
-Ana karnaşıma atımı koy canımı da bereyim.
Oyunŋa barsaŋ da kerek bolur, savutnu atnı igisi.
Sen caŋılasa, nek koyğansa altınlını üyüŋde?
Bolurğa kerek ed uzak colğa ak atıŋ da tübüŋde.
Seni şavluħua kaydan cetsin toru atımı çabıvu,
Kesi da göbeldi, atlık etmez ullu ese da karıvu.
Cerin kaplaydı toru atħa, Aznavur ketedi,
Ol mıçımayın caş biyleni cartı colda cetedi.
Seyir boladı, nek baralla caşla bılay akırın,
Biyleni biri da cırtıp bolad ayağında çarığın.
-Men köreme, deydi Aznavur Hamzatħa cetişe,
Taylıklarından sizni atla tüz cerlede öserle,
Ala tav collada uzak barmay taşsınırla, çögerle.
Cılkı sürseŋ da iyeleri ızından kısħa ceterle,
Sora ayağına çarık kiyelmegen nögerle.
Ömürlerinde uşkok otu iyisgemegen cigitle,
Bir uruş bolsa, cav allında bıla kalay eterle?
Eşitirge süymeydi tış adamdan bu sözleni Hamzat,
Homuħ teŋlerine ol col uzunu kesi da çamlanat.
-Bolur boldu, deyd ol,kaytalmazbız colubuzdan ızına,
Kalay körünürbüz uyalmayın Kabartını kızına?
Köp bolmasa da Noğay biyleden bir bölek süralmay,
Savutlarıbız da uruş bolup kolubuzda sınalmay.
Kalay aŋılannıkdı uruş etmey uşkok otnu iyisi,
Kalay tanıllıkdı küreş bolmay erkişini igisi?
Bıla çaba corta talay künnü collarına baralla,
Sora, keçe bıla Noğay cılkılanı taballa.
Aylandıralla sav cılkını, tavğa burup sürelle,
Ala kün kızarğa Biyçesınnı töben canından kirelle.
Cuk körmegen caşla, bıllay işge kuvanalla külelle,
“Noğaylı kızbaydı, bizge karşçı kelalmaz” deb, bilelle.
Andan kele kelip bir duppurda at iyelle, toħtayla,
Cılkı talçıkğandı aç bolur, atla atla burun salıp otlayla.
Miŋen atlarını bir kavumu catıp soluydu, kopmaydı,
Bılanı barın Aznavur barıp köredi, coklaydı.
-Caşla sizni, deydi, atlarığız arığandı bitgendi,
Arkan atayık da cılkı içinden caŋı atlağa mineyik,
Colubuz uzundu, köp catmayın tavğa cuvuk kireyik.
Bir ekibiz da artħa toħtap, kelgen ketgen bileyik.
Mıŋa cuvap beredi Hamzat: -Aşıkğanlık etmeyik,
Atla solusunla, biz bılayda caŋı atħa minmeyik,
Zamanıbız bardı, biz cılkını endi katı sürmeyik,
Noğaylıladan korkup kereksizge tavğa taşğa kirmeyik.
Erke biylege endi anı sözü sözü ötmezin biledi.
Lokum aşaydıla caş biyle, artmaklağa uzala,
Toyup catalla kesleri da camçılağa çırmala.
Aznavur uyavdu, tögerekge börü kibik karaydı,
Hamzat da cılkılanı közü bıla sanaydı.
Ol sanay kelip erigedi, kökge karap esneydi,
Ol carık kökde, töbenlede bir kara tuban esleydi.
Aznavur aytadı: -Ol tuban tüldü, başabızğa cunçucdu,
Bizni ızlap kelgen Noğay askerden çıkħan tılpıvdu.
-Kelirlemi korkmay kündüzgü kün bizge Noğay çankala?
Tuban başında nek uçalla örge enişge çavkala?
-Ol da çavka tüldü, dep Aznavur aŋa cuvap beredi,
Endi erkişileni savutların sınar zaman keledi.
Noğay atlanı tuyağından çartlap çıkğan kuldala,
Alada bolmazmı aşħı ulan, aslan köllü tulparla?
İybak ulu aytadı: -Endi caşla, cılkılanı ursunla,
Bir ekisi da meni bıla cavnu allına tursunla.
Kaytuk ulu unamayd: -Biz iymezbiz seni cavnu allına,
Sen kesiŋ sürürse, nöger da alıp cılkılanı allıŋa.
Noğaylılanı ceter cetmez ızlarına kuvayık,
Kayrılğan bolsa, biz alanı birin koymay kırayık.
Caşla ketedile, at üsünden uşkok ata cavlağa,
Eki nöger alıp Aznavur da cılkını süred tavlağa.
Ullu maravçudu Kaytuk ulu cigit tuvğan Hamzat,
Atħanı sayın karşçıladan kızıl kanla ağızat.
Noğaylıla da betcan salıp tizginlerin buzmayla,
Hamzat aytħança korkmayla, ızlarına turmayla.
Sora caş biyleden talayı cara alıp kaçadı,
Kalğan kesegi da es taşlağand, maramayın atadı.
Batır Hamzat otun oğun bitdireredi, callaydı,
Kiçibatırnı da ok tiygendi kindiginden, catadı.
Kalğan küçlerin başħa cerde entda salıp körürge,
Bıla kaça kelip cılkılanı ızlarından cetelle,
Noğaylıla da artlarında, cuvuklaşıp kelelle.
Aznavur köredi, karıvsuzğa tüşgenlerin caşlanı,
-Aħırı bılaydı, deyd, telisine iş körgen başlanı.
Endi men barayım, ızıbızdan sürüp kelgen cavlağa,
Sürügüz cılkını, cetdirigiz tar cerlege tavlağa.
Noğaylılağa Aznavur şıbılaça ot açadı,
Kazak börü kibik ol alanı koy sürüvley çaçadı.
Andan kaytıp kelip nögerlerin netgenine karaydı,
Karasa karasın, endi cılkı ol aytħança barmaydı.
Atları arığandı caş biyleni, allarına çapmayla,
Caŋı at tutarğa, karap kancığada arkan tapmayla.
Kalay cigitdi tav aslanı İybak ulu Aznavur.
Tuvra cerlede ol barıp cavlanı allın tıyadı,
Taşağa kirse, nögerlerin cılkığa koşup kuvadı.
Ol süre barıp cılkılanı Taşlısırtħa cıyadı,
Noğaylılanı cartısın kesi caŋız coyadı.
Coysa coysun, calansırtda anı küçü tavusuladı:
Anı miŋen atı arığandı, kök şavluħuça çapmaydı,
Anı uşkogu da altınlıça endi tuvra atmaydı.
Kesi da arığandı, alğın kibik işanına katmaydı.
Noğay askerle Taşlısırtdan munu allına ötelle,
Ala mıçımayın cılkılanı ızlarından cetelle.
Birin kaldırmay caş biyleni soyum koylay keselle,
Andan kaytıp kelip ala uzakdan Aznavurnu körelle.
Atı cığılğandı Aznavurnu, kele turğan colunda,
Kesi da kaçmaydı, olturadı kara uşkogu kolunda.
Aznavur biledi, nögerlege kara künle kelgenin,
Ol endi aŋılaydı, kesini da köp caŋılıç etgenin:
Kalay colğa çıkdım, miŋen atım savutlarım sınalmay,
Sabiy caşlanı ariv aytıp ızlarına tıyalmay,
Konaklanı öltürtüp baralmam, endi üyüme uyalmay...
Kelip karayla noğaylıla, uşkok atımı uzakdan,
“Kutulmaz, deydile, ne pelvan da endi bıllay tuzakdan.”
Noğay askerleni tamadası bolur tulpar Mırzakan,
Kızıl kanlanı Taşlısırtda suv şorkalay ağızğan.
Kesi da tuvğandı, kart İybaknı caŋız süygen kızından,
Cüregi sezedi endi, kimni sürüp keled ızından.
Nögerlege aytadı: -Aşıkmayık, bu batır kimd, karayık,
Kesin berirge unamasa, sorayık da savlay cesir alayık.
Aznavur bolmasın, aŋa uşaydı atħa kamçi urğanı,
Anı aslan kibik kesi caŋız cartıbıznı kırğanı,
Sora korkuv bilmey, entda allıbızğa turğanı.
-Caŋılasa, deydi, kart noğaylı, uruşlanı sınağan,
Sen eşitgenmise bu curtlada Aznavurğa çıdağan?
Ol İybak ulu ese, kaydad anı altınlısı kök atı?
Anı şavluħunu kim da bilip bardı eki kanatı.
Anı kök şavluħu uruşlada cürümeydi, uçadı,
Ol kökde barğan kanatlını cibermeydi, tutadı.
Altınlı uşkogundan çıkħan oğu anı cerge tiymeydi,
Bir marağanın İybak ulu canı savlay iymeydi.
Aznavur kobadı, kara uşkogun ot kuyup cerleydi,
Noğaylılağa kozuğança uşkok atıp tebreydi.
Atsa atsın, anı uşkogu ol aytħannı etmeydi,
Andan çıkħan okla kısħa suvup, cavlarına cetmeydi.
Açıvlanadı Mırzakan da mıŋa karşçı turadı,
Işanŋa salıp Aznavurnu köküreginden uradı.
Kara karğa kibik Noğay asker Aznavurğa çabadı,
Anakarnaşın caş Mırzakan, kan içinde tabadı.
Taşayad akılı ol batırnı, kızğan otlay küyedi,
Kart noğaylını kamçi bıla öltürgünçü tüyedi.
Ana karnaşını ölügüne ol kaplanıp catadı,
Kesi kulağın kesip alıp anı üsüne atadı.
Burulup kaynaydı Miŋitavnu töppesinde tubanı,
Sızğırıp keledi, Taşlısırtnı talğır ala cılanı,
Oy ölüp catad, kart İybaknı cigit tuvğan ulanı
* Bu kelimenin mânası anlaşılamamıştır, muhtemelen yazma hatası olabilir.
ZAĞOŞTOK ULU ÇÖPELLEV [7]
Ne bolğandı biyim tınçlık tapmaysa
Töşe möşelede rahat catmaysa
Başıŋa salğanma seni kuş castık
Aşħamdan a oynay küle keç catdık
Üsüŋe capħanma dariy cuvurğan
Nek korkasa bolur Allah buyurğan
Tübüŋe cayğanma dariy kanavat
Canıŋ bolsun kökde Allahğa amanat
Oy bilçebiz kalay tınçlık tabayım
Men orunda kalay raħat catayım
Atam Zağoştoknu kördüm tüşümde
Alğın kibik börü tonu üsünde
Maŋa aylanıp açıvlandı uruşdu
Andan titirep eki butum kuruşdu
Uşamaysa maŋa dedi kızbaysa
Katın kibik üyge kirip caşaysa
Cokdu sende men izlegen kişilik
Tukumuŋu etdiŋ teyri bedişlik
Ebzelege koy koşuŋu sürdürdüŋ
Tuşmanlanı üsübüzge küldürdüŋ
Catma endi könçeklikni cardırçı
Tonov maldan arbazıŋı aldırçı
Bütev eliŋ saŋa işanıp turadı
Barına da baylıklanı cavdurçu
Turçu biyçem cav çırakla candırçı
Col azıkğa ballı ħantla saldırçı
Uzak colğa atlanayım keteyim
Atam aytħan muratlağa ceteyim
Turdu biyçe cav çırakla candırdı
Ballı ħantdan aşüyçügün aldırdı
Artmaklağa saylap saldı azığın
Toba etdi eri ızına sav kaytsa
Kuvandırırğa elni öksüz carlısın
Oy biyibiz atlanasa ketese
Allah aytsa muratıŋa cetese
Tonovla tüşgen ese esiŋe
Kerti nöger alğanmısa kesiŋe
Ol işle üçün korkuv salma esiŋe
Eki nöger salğanma kesime
Bir nögerim Ulbaş ulu Guççadı
Dağıda birim Tambiylanı Cazadı
Zağoştoknu batır ulu Çöpellev
Bılay aytıp çıktı eşikge coluna
Atasından köpden beri saklanŋan
Kara uşkogun alğan edi koluna
Taŋ atmayın tav başına örlelle
Ullu avuşda eki karaldı eslelle
Guçça cigit kanatlılay uçadı
Ekisin da cibermeyin tutadı
Bıla bolur nağuzurla sonala
Har cıl sayın malçılanı tonağan
Tavlulanı koy etinden toymağan
Oyra ariv ebizele sonala
Bula bıla söleşelle soralla
Ellerinden tolu ħapar bermeyle
Bulanı da adam kibik körmeyle
Tav başında tartış kuru köp edi
Kuruladan cakdı Caza şınkartın
Tilsizlenŋen ebizeleni keltirip
Teşindirip otħa tuttu sırtların
Ebizele tıŋladıla karalıp
Çıdayalmay cıladıla taralıp
Tavlumusuz ne cerlede caşaysız
Adam etin koy etinleymi aşaysız
Çöpellev da bılay aytıp söleşdi
Biz tavlubuz tüz cerlede caşamaybız
Siz aytħança adam eti da aşamaybız
Alay bolsa sora küç marda cok
Elibizni ħaparın sizge aytayık
İtle kibik canıbızğa korkğandan
Curtubuznu tuşmanlağa satayık
Elibizde kişi cokdu işdelle
Uşkok tutħan biri kalmay işleyle
Üyde kalğan kobalmağan kartıbız
Çabır bavun kısalmağan caşıbız
Ey sizden sav kutulsun başıbız
Andan ketip çeget elge çapdıla
Adam başına cetişer cesir tapdıla
Dağı da ketip künlüm elge çapdıla
Adam başına ekişer cara tapdıla
Biyçege da açıv ħapar kelgendi
Batır Çöpellev üyge cetmey ölgendi
AÇEMEZ [8]
Elibizge ħan konakla keldile,
Aman igi ala sorup bildile.
Elibizde bolur bizni tilçile.
Tilçi amanla cıyıldıla ketdile,
Çaba corta Kırım Hanŋa cetdile.
“Açemez katını” dedile, “Ariv Boyunçak
Erikgen erge ol kesi bolur oyunçak.”
Han, Açemezge keleçile iygendi,
Ariv Boyunçaknı bir keçege ber degendi.
“Tişirıv namıs satar elim-üyüm cok,
Boyunçaknı ħanŋa koyar künüm cok.
Tüzün aytsam, patçaħ bıla ħan birdi,
Alay bolsa da ariv katın bıla can birdi.
Ariv Boyunçaknı men Hanŋa beralmam.”
Bu söz bıla keleçi ızına kaytadı,
Açemezni cuvabın Hanŋa aytadı.
Han degendi: “Açemez cigit caş ese,
Boyunçaknı bir keçege maŋa bermezça,
Meni ħaterimi anı bıla körmezça,
Atasından kalğan cüz koçħarı kaydadı?”
Cigit Açemez Hanŋa bılay aytadı:
“Koçħar koy da biz adamlağa faydadı,
Kırım Han alay cigit ese,
Alğa tuvğan tüŋüç ulanı kaydadı?”
Munu bıla keleçi entda ızına ketedi,
Açemezni sözlerin ħanŋa eltedi.
Kırım Han munu eşitgen zamanda
Açıvlanıp sekirip örge kobadı,
Sautun sabasın da beline tağadı.
Kesi barıp Açemezni eşiklerin kağadı,
Işara küle Boyunçak allına çığadı.
“Han” deydi, “seni avruvuŋu alayım,
Tiyrem ħonşum sözçüdüle catma koy,
Üsübüzden bu carık aynı batma koy,
Saŋa caravlu töşek castık kakma koy”.
Han toħtadı carık ay kökden batħınçı,
Sözçü ħonşula biri kalmay catħınçı.
Ariv Boyunçak töşek castık kakğınçı.
Endi Han barıp Boyunçaknı coklaydı,
Açemez da çardakğa minip saklaydı,
Citi sadaknı Hanŋa tutup maraydı.
Han olturğaned orunduk allı şindikge,
Sadak kirgend Handa semiz kindikge.
BASHANUK [9]
Kaziylanı Basħanuk cigit maravçu.
Tavlağa ertde kobup karavçu.
Kiyikleni sırtların sılap sanavçu,
Carlığa zekât bıla karavçu,
Kiyikleni butların okla bıla talavçu.
Eçkileri künlümlede otlayla,
Kursovoyla ħutorunda* toħtayla.
Eçkilerin kırla sayın üleşgen,
Cer üsünde Kızılbekle bıla küreşgen.
Eŋişge ketip onovçula bıla keŋeşgen,
Tavğa kelip biyle bıla sermeşgen.
Eçki anası kartdan tügenŋen
Gemirgen.
Eçkileri sürüvçüsüz semirgen,
Tekeni başın bıçaksızlay kemirgen.
Tamada erkeçini atı bolur Dığılmay,
Sav cürügün sürüv ızından cığılmay.
Eçkileriŋ alabaşla kolanla,
Tapħanları marka ulakla bolalla.
Mülk ceriŋi cuva bıla gelevdü kırdıgı,
Eçkileriŋi bek igidi urluğu.
Kış bolğandı da col tapmaysa,
Eçkileni tav artına sürüp avarğa,
On calçı etgense eçkileriŋi savarğa,
Eresey inaralla kelelle ħutoruŋa kararğa.
Kara uşkoguŋu borsuk teriden kabı bar,
Sakalıŋı kaplan ala tabı bar.
Tüz kişile kelelle mallarıŋı sanın aytırğa,
Onovçudan buyrukdu Basħanuknu
Sıylı koşuna kursovoylağa kaytırğa.
Tav artından Uruyala kelelle.
Marka eçkileni satıp alırğa.
İnaraldan buyruk bolğandı Bashanukğa,
Hutorunda bışlak fabrik salırğa.
* Kursovoy : turist, ħutor: çiftlik
ABAYLARI [10]
Aydamul katını karaton edda,
Tazret ulu Çoppa alğan etda,
Andan biy Çoppağa tuvğan edi eki ul,
Tamada caşını atı ceti kul.
Cetikulnu onbeş cılı cetgen zamanda
Tav kiyimin tobuğundan kestirdi.
Tav allında caşasa, söleşse da
Kesi atın tav artında eşttirdi.
Anası Kimsatħa top kumaşla teştirdi,
Egeçi Karaçayçħa sınlı kiyimle biçtirdi.
Atası biy Çoppağa toğuz cesir cettirdi.
Abaylada bardı Bekmırzala Kaysınla.
Cavnu ülüşüne cetgen zamanda,
Duniyadan ala kısħa taysınla.
Kabartıdan kelgenle caş biyle,
Caş bolsala da kerti baş biyle.
Ala barıp konak üyge kirgenley
Kaysın cigit ızlarından kirgened.
Konaklağa aşatmayın içirmey
Haparların koymay sorup alğaned.
Ala aŋa tolu ħapar berdile,
Kaysınnı da cigitligin bildile.
-Biz kelgenbiz Kaysın saŋa konakğa,
Başıbıznı koyma bizni comakğa.
-Alay bolsa, nedi sizni sözügüz,
Kimge karayd sizni canŋan közügüz?
-Közübüz bizni çırtda cukğa karamayd,
Sensiz colğa barırğa caramayd.
Biz kelgenbiz cesir izley, cer izley,
Art sözübüz bizni budu: cesir izley.
-Sizge berir mende bügün cesir cok,
Cürügenni koyğalla Bekmırza bıla Kaysın bok.
Endi kaçdı, caznı bolcalğa salayık,
Caz suvla koħan zamanda
Tav artına barıbız da barayık.
Can başına ekişer cesir alayık.
Bügün bardı atamdan kalğan eki kart kulum.
Aladan tutup birin sizge men bersem,
Kalğan maŋa burun kibik kul bolmaz.
Atasından kalğan kulnu tilegenŋe bergen
Curtnu saklağan kerti biy bolmaz.
Mından sora tura tura caz boldu,
Çerkes biylege berilgen bolcal toldu.
Bıla endi atlandıla ketdile,
Aşħam bıla Koti tavğa cetdile,
Kaşħa koynu kurmanlıkğa kesdile.
Kaysın cigit keçe cuklap tüş kördü:
Atası Çoppanı çınaçıkdan örge ceŋi cok,
Nığşda olturğan aşħı kartladan teŋi cok.
Karnaşına Kaysın bılay aytadı:
Ekibiz da atabıznı eki ceŋibiz,
Kel barmayık, ızıbızğa kaytayık,
Bolumubuznu çerkeslege aytayık.
Tüş degen, ħomuħ, cukulanı boğudu,
Tüşge iynanŋan adamlanı coğudu.
Kurmanlıkğa soyğanbız kaşħa koy,
Cavğa cetsem eterimi başħa koy.
Ol sözle bıla eriştile kettile,
Suv sekirtmede kızıl kanların töktüle.
Tav artında açı suvnu canında
Kişi körmez kıyınlıkla çektile
HASAVKA [11]
Kıçıradı Davle: -Ħaħay, kuvğun!
Karaçaynı şoħun, barın cuvuğun
Çakırığız, bizge ceŋil cetsinle,
Kara künde bir boluşluk etsinle!
Kanlı patçaħ köp artıklık etedi,
Marca, caşla, patçaħ asker cetedi.
Patçaħlıkdı etibizden toymağan,
Tar özende caşarğa da koymağan.
Cav kirgendi, Hasavkağa kelgendi,
Tap collanı Amantiş’den bilgendi.
Çanka biydi, bizni satıp koyarık,
Karaçaynı bağasından toyarık.
İnaralnı canı kibik teŋleri,
Başħası cok, etekleri ceŋleri.
Ol kavumdu bizni açık cavubuz,
Ala bıla kemsiz köpdü davubuz.
Ol inaral bizni ħorlap alalsa,
Tırnakların üsübüzge salalsa.
Cırtıp, talap, muval etip koyared,
Casak bıla teribizni boyared.
Açıvdan biz kaynağınçı, bişginçi,
Ol zalimni tuzağına tüşgünçü,
Birleşeyik, keŋdegi da coklağız,
Tar özende cudtubuznu saklağız.
Tav aslanla ħazır bolup çığığız,
Cav askerni ceŋil ceŋil cığığız.
Oynatığız sampallanı, kollanı,
Kızartığız Hasavkada collanı.
Ebekku ulu ot kalağa ketgendi,
Ot alırğa köp dıgalas etgendi.
Irħı basıp, ot özekni caħandı,
“Ay medet!” dep, ol ernin kapħandı.
İzley ketip, bir uvuç ot tapħandı,
Aŋa koşar zatla izlep çapħandı.
Zalıkıldı tabıp, anı ezgendi,
Kükürtnü da koşup otnu süzgendi.
Ölçelege kuyup anı süzdüle,
Mıçımay korğaşın okla cüzdüle.
Bir bazıknı öşününden tiydile,
Allay köpnü kaya ıranŋa iydile.
Cigerleni, cigitleni kolunda,
Tav mıltıkla egr savut boldula.
Hasavkanı aylanç buylanç colları
Şındık şındık ölükleden toldula.
Cigit tavlu öħtem öħtem cekired,
Taştan taşħa cel urğança sekired.
Tavkel ulan inaralnı öltürsün,
Başın kesip anı bizge keltirsin.
Batır Umar göcepsinip atlaydı,
“Korkmağız!” dep, cavğa karşçı çartlaydı.
“Cetigiz!” dep, nögerlerin saklaydı,
Atadı da alçıların kaplaydı.
Ok tiygendi bizni cigit Umarğa,
Aman künde cer salğanŋ Çubarğa.
Kerek ediŋ, bıllay künŋe tuvarğa,
Davlet barad, közleriŋi cumarğa.
Ot boşalıp, ok boşalıp kalsa da
Taşla ağaçla otça topça candıla.
Aslanlanı kurç belleri talsa da
Abıçarla çavullağa avdula.
Bu kazavat bek uzakğa barlığed,
İnaralnı baş tokmağın allığed.
Askeribiz azdı, sanı tolmaydı,
Savut küç da biz süygença bolmaydı.
Tizginleşip özenni örge cav kirdi,
Batır Kaytuk sabiylege köl berdi:
Tavluçukla, siz da ösüp cetersiz,
Bu kan dertni cuvapların etersiz.
ŞEYİT UMAR [12]
Eki atıp tütünün bir etivçü,
Umar, saŋa bügün kanmı cavğandı?
Kerek bolsa, kanatlıça cetivçü,
Tulparlanı biri kayda kalğandı?
Karaçaynı saklar üçün, ol bügün
Canın berdi, çavullağa soylanıp.
İzleyik biz ajdağannı ölüsün,
Anı dertin alırğa dep oylanıp.
Üsündemed anı kara camçısı?
Çulğanŋanmed ol oğese atına?
Kayda tamdı kannı ahır tamçısı?
Ayşatçığı bolmadımı katında?
Akcal atıŋ küçlü tukum esnedi,
Endi bolur bolğandı dep kişnedi.
Esin cıyıp tüz közüŋe karadı,
Kobalırmı dep da biraz maradı.
Koy sürüvge kazak börü kirgenley,
Sav askerni kırıp tüznü tolturduŋ.
Karap artın, entda kalın körgenley
Atarğa dep, betcanıŋa olturduŋ.
Cavla seni kasgendile coluŋu,
Betcanıŋı taş artına salğansa.
Bir suvuk ok, tiyip üzgend koluŋu,
Uşkoguŋu sol koluŋa alğansa.
Cigitligiŋ sanlarıŋa siŋendi,
Başlığıŋı sen koluŋa çulğadıŋ.
Tulpar kibik taş başına minŋenley,
Kılıçıŋı cavla taba bulğadıŋ.
Kılıçıŋı sen bulğadıŋ cavlağa:
Keligiz, dep oynay oynay kaytırsız!
Sen osiyat etdiŋ miyik tavlağa:
Ayşatıma aħır salam aytığız.
Köküregiŋ şıbılaça caşnaydı,
Söleşirge tilmaçlığıŋ cetmeydi.
Koluŋ bıla sen körgüzüp başladıŋ
Aytır sözüŋ tamağıŋdan ketmedi.
Kurç sanlada begigen ol temir can
Terk çıkmaydı, bıllay tuypar caşladan.
Ötgün sandan çantlap çığad issi kan,
Teşip ötüp keted katı taşladan.
Kobarıŋdan atıŋ umut üzgendi,
Sen uzatħan kan busħulnu kapħanlay,
Kuvğun etip Ayşatıŋa cüzgendi,
Hasavkadan bölünmeyin çapħanlay.
Caş sanlanı kan şorkala cuvğaned,
Uvlanıp ol, uşkoguna katħanlay.
Kerek bolup bıllay künŋe tuvğaned,
Kopmaz cuku anı bastı, catħanlay.
Kandan tolğan kiyimleni barısın
Can berginci, Ayşat cetip cuvğandı.
Aytalmayma sizge andan arısın,
Tav da taş da aŋa karap turğandı.
Bir açsaŋ a ariv bala közüŋü,
Aladan men, caŋız karap toymazma.
Aytsaŋ a sen, maŋa aħır sözüŋü,
Tuşmanlağa, seni kanıŋ koymazma.
Batır Umar canın bere turğanlay,
Bu sözlege kirpikleri açıldı.
Duğumlaça gincileri körünüp,
Ayşatını cüregine çançıldı.
Bek taralıp közü aŋa katħanlay,
Culduzlanı carıkları tas boldu.
Ayşatı da birgesine catħanlay,
Künnü betin bulup basıp çars boldu.
Ayşatıŋı kamişleça kolları,
Bu kan dertni bir da koymay alırla.
Buzsala da şeriyatnı colların,
Ekigizni bir kabırğa salırla.
Ayşat, neçik uzak etdiŋ bolcalnı!
Oylamadıŋ, bu kün kelip kallığın.
Bilmeymediŋ cigitiŋe acalnı
Bıllay cerde, cetip canın allığın?
Karaçaynı bolur kadav taşları,
Bügün ala tuz gırtlaça erirle.
Kabırıŋda Şeyit Umar teŋleriŋ,
Mıdaħ bolup aħır salam berirle.
Sağışladan başı tuban tavladan,
Şorka şorka cılamukla ağarla.
Artıklıkğa başçı bolğan cavla da
Mıçımayın kereklerin tabarla.
Ol tulparnı, cavla avup körgenley,
Artık da bek ullu kuvanç kurdula.
Canı çığıp kobalmazın bilgenley,
Közlerinden süŋülerin urdula.
Seni etiŋden ala bir da toymalla,
Açı açı kıçırayed birleri:
Ol kim edi? Tanırğa da koymalla,
Közleriŋi kan katışħan terleri.
Seni karap körgen anda boz itni
Calka tügü kirpileça turğandı.
Kobalmazın bilip tuvra cigitni,
Köz ciltinin çığarırça urğandı.
Cara koluŋu uzatdıŋ tavlağa,
Anacurtuŋ ullu teren özenŋe.
Tiş kısħança sora kanlı cavlağa,
“Cıyğansız, dep, bizni takır gözenŋe.”
Men tüyülme cigitleni artları,
Entda sizden köp cigitle kalırla.
Tavsulğunçu tulparlanı artları,
Ala sizge köp açıvla salırla.
Abıçarla, inaralla- kanlıla,
Keçilirmi bügün etgen işigiz?
Tulparladan tuvarla mazallıla,
Ol kün tüşer sizni kaban tişigiz.
Haparıŋı seni koymay ma bılay,
Kim aytalır ol kün işni bolğanın?
Kara kaşlı, asırı keŋ maŋılay,
Altmış altı korğaşından tolğanın?
Sen carlını cazıksınıp terekle
Kımıldayla, kalmay barı tilleşip.
Açıvlanıp şuvuldağan çegetle
Ma bu cırnı cırladıla birleşip
Senden akğan bu issi kan tamçıla
Cılatırla barıp tamğan cerlerin.
Nögerleriŋ kiyip kara camçıla,
Kabırıŋda sürterle kan terlerin.
Sen tüyülse askerleni artları,
Cigit tölü kururuk tüld tavladan.
Sarı gâvur bügün bizni ceŋse da
Kutħarırbız curtnu bir kün cavladan.
ĦOJ ELİ [13]
Oy, Ullu Ħojda Bir seyir bardı, taŋ bardı,
Toğuz keçe bıla toğuz künnü kan bardı.
Oy, Ullu Ħojda bir seyir bardı, alamat
Katınla bıla kızla etelle kazavat.
Ħojelinde kazavat başlandı könçekden,
Kan tamğandı ariv kelinçikde emçekden.
Oy, Ullu Ħojda kazavat etelle toy kibik,
Kırılıp catalla cay isside koy kibik.
Orus askerle keçeden kelip basħandı,
Üyleribizge topladan otnu açħandı.
Ocaklarıbız narat çıraklay canalla,
Oŋsuzlarıbız ayak tübünde kalalla.
Savutla kaldıla çaldışlağa asılıp,
Ol it gâvurla bizge kelelle basınıp.
Atla kaldıla at orunlada et basıp
Savutla kaldıla çaldışlada tot basıp.
Irħı bolup a tögüledi, oy, ağadı
Adam kanı Ħojda suv collağa ızlağa,
Ħojelinde asker kulluk cetgendi
Erge barmağan ol çıbık kibik kızlağa.
Sav katınla kızla kazavatğa baralla,
Ħojelinde kerti kan Kobanla ağalla.
Buvaz katınlanı çabaklaça caralla,
Sabiyçiklerin cav çıraklaça conalla.
Çaçılıp kalğandı Ħojelinde tapbanla
Şındık bolup oramlada catad köp canla.
Ay amanla kırılayık, kalmay öleyik
Curtubuz üçün tatlı canlanı bereyik.
Kazavat etelle Ħojelinde cet’ariv,
Aladan da saylanıp çıkğand eki ariv.
Kökde oynaydı ol ceti arivnu bilegi,
Oy, kabıl bolsun muslimanlanı tilegi.
Atħa minŋendi Hacini kızı Mukuyat,
Tutħan kılıçı bek citidi, kıl kıyad.
Anı nögeri Afendi kızı Urkuyat,
Urğanı sayın sarı gâvurdan kan kuyad.
Ħojelinde bıllay bir kıyınlık cetmezed
Orus çabıvul, keçe bolmayın kün bolsa;
Ħoj cigitle alğadan ölmeyin sav bolsa,
Caşağan ceri Karaçay kibik tav bolsa.
BARAK [14]
Oy sabiy Barak, caş barak,
Sılpağarlada baş Barak,
Duniyadan bolup ketdi tas Barak,
Caşlığımda soħtalıkda cürüdüm.
Onbeş cılım tolu cetgen zamanda,
Abuklağa cılkı calğa kirgenem.
Kirgenlikge, adam kibik körmelle,
Kıyınımı ala maŋa bermelle.
Köp zamannı tarığıp, taralıp cürüdüm,
Bir tınçlıklı orunda catmayın,
Mıdaħlık basıp toħtadım.
Bir da zakon, süd tapmayın.
Başladım Abukları bıla küreşip,
Men a andan toba etip ketgenem-
Cılkını aşarğa, eki etip üleşip.
Tor acirni Murduħ başında soyğanem,
Kara acirni Tavartında coyğanem,
Başımı va cazıklıkğa koyğanem.
Cay bolsa, calpaklada cürüyem,
Kış bolsa, otovuma keleyem.
Keçe otovumda catıp turayem.
Kelip eşikden a bir adam kıçırdı.
“Kimse?” dep sorğanımda,
Menme, Hocalanı Umarma, dedi.
Kapitan çakıradı, kel Barak, dedi.
Meni kapitanŋa barır işim cok,
Az malıma meni karar kişim cok.
Kapitandan korkup a kalay kalayım?
Ertden bıla ertde turup barayım,
Göroħuma eki oknu salayım.
Ol a ertden bıla ertde turğandı,
Sora salıp onovçuğa barğandı.
Haraket sata kelgen eki kumuklu
Kandağay sanıma buğov bolğandı.
Karamırza ulu kara çuvutlu
Kızğan cüregimi suvutdu,
Kandağay sanlarımı kurutdu,
Tapħan anamı itden aman ulutdu.
Kağıtımı cazğandıla Sibirge,
Caŋız sabiyime altı cıl bolğunçu,
Savutlarımı coyup koymağız,
Eltip salığız, Deboşlada kara kübürge.
Akkalada sarı ilâçin cırlaydı,
Cılamukları burçak burçak bara,
Husün kızı ariv Zaliyhat cılaydı.
Oy, bir aman ot tüşüp küyge edi
Ol sarı ilâçin cırlağan Akkala.
KANAMAT [15]
Ebzelanı cigit tuvğan Kanamat,
Eki közüŋden seni cuvup kan ağad.
Eter ediŋ sanlarıħa boş bolsaŋ,
Seni urğan itle bıla kazavat.
Carık culduz tavğa aylanıp batadı,
Uçkulanda bir tulpar ölük catadı.
Çıkğan ediŋ Sıntı kabakdan abrek.
Keçeŋ börü bolup, künüŋ it bolup,
Ceti cılnı Amğata boynun sakladıŋ.
Kiyimleriŋ sirke bolup bit bolup,
Kiyikle öltürüp etle kakladıŋ.
-Kasbot, karnaşım, ölür tüşübüznü körgenme,
Kesim caŋız kımıja bolup körgenme.
-Korkma Kanamat, adam körmez tüş cokdu.
Da bizni kibik erle tüşmez iş cokdu.
-Kel Kasbot, kel. biz bılay ete turmayık,
Ceŋil oğuna Karaçayğa barayık,
Konakbaylıknı Ħubiy uluna salayık.
Alay bolsa da başıbız kaldı comakğa:
Biz barğanek Abul Kerimge konakğa.
Abul Kerim bizni konak kibik körmedi,
Körmese da tasħabıznı itlege bermedi.
Tolu künnü konak üyünde caşırdı,
Ekinçi kün bizni ariv aytıp aşırdı:
-Orus meni endi ariv körmeydi,
Cazğan kağıtıma kolay cuvap bermeydi.
Güllü ulu Haci Bekirni canı kibik köredi,
Cazğan kağıtına ullu akıl böledi.
Biz barğanedik oy, Uçkulanŋa konakğa,
Salıp tüştük, Güllü ulu degen kanavğa.
Bizni körgenley ol ginci kibik kiyindi,
“Hoşkeldiŋ Kanamat” dep, tülkü kibik süyündü.
Alay barğanlay, bizni konak üyge salğaned,
Ħıyla bıla savutlarıbıznı kolubuzdan alğaned.
Keçesinde, tatlı ħantladan toydurdu,
Kündüzünde, bir kara koylay soydurdu.
-Men banayım da kağıt kalam alayım,
Saŋa Kanamat, ariv kağıt cazayım.
Kişi körmezça seni igi caşırayım,
Pasport alıp, Türk patçaħħa aşırayım.
Alay aytıp ol, bizni koyup ketgened,
Eşikleribizni tışından kadav etgened.
Mıçımayın Açav ulu ıstarışnağa cetgened.
Istarışna elden ullu karıv alğandı,
Kanamat turğan üynü tögeregine kanvoy salğandı.
Davurnu eşitip, Kanamat terezege barğandı.
-Kasbot! dedi, bizge bolur bolğandı,
Tögeregibiz kara çavkadan tolğandı.
Ay Kasbot, kerti boldu bizni tüşübüz,
Kolay bolmadı konaksayda işibiz.
Toğuz ok tiygendi, Kanamat seni başıŋa.
Kara kün keldi Aliyni cigit caşına.
Ne bolğandı beliŋde kara kamaŋa?
Mıyıŋ çaçıldı üyde eşik kaŋağa.
Protokoluŋu kanıŋ bıla cazalla,
Kabırıŋı da Karabağanada kazalla.
Ebzelanı tulpar tuvğan Kanamat,
Kabırğaŋda bardı artık iyegiŋ.
Seni kanıŋı bu itlege kurutmaz
Artıŋda kalğan sıŋar ulan süyegiŋ.
Carğan dokturla seni başıŋı sılayla,
Tişirıvla, türsünüŋe karap cılayla.
Amğatada talay cılnı caşadıŋ,
Maral, kiyik terileden koş etip.
İtden tuvğan Güllü uluna nek ışandıŋ?
Ullu köllü bolduŋ, canıŋı boş etip.
Uçkulanda murdar itle caşayla,
Uyalmayla, adam etle aşayla.
Koçħar ulu, Kanamatnı öltürüp,
Patçaħdan çın, savğa, aşav aladı.
Murdarlığı üçün medal tağadı.
Öldü ketdi, Ebzelanı Kanamat,
Tulparlığıŋ art künüŋe caramad.
Egeçiŋ cok közleriŋi cumarğa,
Duniyada senden carlı kim bolur.
Anaŋ cokdu ölügüŋe cılarğa,
Taş da seni buşuvuŋdan kül bolur.
Ataŋ cokdu ısħatıŋı kurarğa,
Karnaşlarıŋ uşaydıla tuvarğa.
Ma, kördügüzmü Haci Bekirni etgen itligin?
Haci Umar, ala bar soyğan kiyigiŋi cipligin.
ORUSBİYLARI [16]
[EKİNÇİ EMİNA]
Orusbiyları ullu tar Basħanda caşayla.
Ala köçdüle Şam Teberdige caşarğa,
Muħu tüzünde buday sürdüle aşarğa.
Sürgen budayların caratħan Allah aşatmad,
Şaħar Teberdide bulanı uzak caşatmad.
Kar ertde cavdu Muħu başı çatlağa,
Emina kergendi Orusbiylanı kartlağa.
Emina tüldü bu, türlenmegen öletdi,
Akıllı başlanı teyri sılħır etdi, telitdi.
Nellay igileni ol, cer beşikge böletdi,
Ullu Teberdini buz urğan kibik söl etdi.
Ölgenleribizni eltip bastıralla çavulğa,
Eminadan kaçħannı koymay sanayla gâvurğa.
Kaçmağız, köçmegiz, emina kirmegen el cokdu,
Oy duniya üsünde Allah körmegen cer cokdu.
Şıyıħdan ürenebiz biz, iyman ıslam şartlağa,
Akılnı soruğuz, nığışda olturğan kartlağa.
Akıl sormayın biz eminadan kaçħanek,
Teberdiden Goşayaħ sırtına çıkħanek.
Men tuvarlanı oy ertden çıkğa kıstadım.
Andan kaytħınçı eki balamı oba etdim.
Köp caşamazğa oy Allah bıla toba etdim.
Toħana allı oy cılan cırmaz ħans boldu,
Oy, künallına eki ilâçinim tas boldu.
Kelemet kızı oy bolur sora Hanbiyçe;
Ölür töşeginde ma bılay aytıp soradı:
Oy, atam-anam, meni karnaşlarım kaydalla?
Allah Bekmırzağa oy kalmaz avruv bergendi,
Caş Alħazbiy de oy cılkığa ketgendi.
Eşekle atla oy erkin kirip aşayla,
Aba Biyçeni gin, soħan, sarsmak baçħasın.
Kördemçi kazakla kinip ülüş ülüş etelle,
Alħazbiyni cıyılğan altın açħasın.
Oy kar cavğandı Muħu başı çatlağa,
Orusbiylanı biy Bekmırza öldü ese
Kimle minerle meker tamğalı atlağa?!
APSATI [17]
Oy amanla, tıŋılağız Apsatını küyüne,
Biz barabız çomart baynı üyüne.
Oy amanla, ertden bıla ertde turuğuz,
Acallığa savut saba kuruğuz.
Cuğuturla endirtgin kün allına bıkığa.
“Orayda” ete, biz cıyımdıkla cıyıldık,
Kele kelip, altın etegiŋe sıyındık.
Altın etegiŋe cıyıp saylağın,
Avur sögünçü költürtüp bizni kıynağın.
Karaybız da köp malıŋı körebiz,
Aladan bizge bermey eseŋ açran ölebiz.
Apsatını bardı, sansız sanavsuz malları,
Köp malıŋdan bizge ülüş etseŋ a.
Biyle, bayla birer kısır iynek soydula,
Biz carlılanı saŋa ülüşge koydula.
Tav tekeni karantħası car kibik,
Anı karın cavun açdırğın bizge, kar kibik.
Apsatını bardı üç ulu,
Bek çomartdı anı kiçi ulu.
Kiçi ulunu atı Dıgılmay,
Atħanıbız bir atlamasın, cığılmay.
Ayak kıyınıbız bu kayalada kalmasın,
Atħanıbız cığılmayın barmasın.
Apsatını bardı sarı çaçlı kızları,
Ketip baradı köp malını ızları.
Tavlarıŋı başı bolur belden kar,
Tavnu başında bergin bizge ölür cav.
Beririŋi mıçımayın beri et,
Bermeziŋi köz körmezça keri et.
Berir künüŋ savup alğan süt kibik,
Bermez künüŋde aylandırasa it kibik.
Kart tekeni koltuk artından ok tiysin,
Ayazısın, ariv, çımmak kün tiysin.
CAĞAYLANI MAYIL [18]
Karasavut tıyınçlıdı sırma kümüşge,
Calçı boldum men Botaşlanı Ünüsge.
Bergi Gumğa tebregen edim orakğa,
Başım kaldı Ullu Karaçayda comakğa.
Küzgü aylada tebregen edik ħayırğa,
Kara kün kelgendi Cağaylanı Mayılğa.
-Oy, atam canım, saŋa ħapar aytayım,
Aytayım deyme, körgen tüşüme kaytayım.
Keçe cuklap allay bir tüş körgenme,
Başıbızğa caramağan iş körgenme.
Atam, biz bügün biraz sabır bolayık,
Colğa çıkmay, carlı üyübüzde kalayık.
-Ayħay kızım, carlığa işlemey kün cok,
Baş keçindirgenden sora aŋa üy cok.
Biz bara edik bir arbağa cıyılıp,
Oy, ketgen edik ullu Kobanŋa kuyulup.
Ünüs ögüzlerin közü kıymay berirge,
Ürenmegen emilik uvanıkla berdi bizge.
Tebregen edik baş keçirdirirge, kuvanıp,
Kuyulduk Koban şorkalağa, bara barıp.
Koban suv bir teŋiz boldu, terk boldu,
Ariv Süyümnü anda caşar künü köp boldu.
Ol eki uvanık bir şaytan boldu, cek boldu,
Bizni arabızda davur kıçırık köp boldu.
Alğın kibik men işarmayma külmeyme,
Atam Mayılnı nek kuturğanın bilmeyme.
Carlığa işlemey kün cok, dey, sebep boldu
Altı başlı üydegisin Kobanŋa kuyarğa.
Ariv süyüm can berdi,suv tübünde termilip,
Adetde ölmedi, kelin otovuna kerilip.
Eziv tüymelerin anda ħur caşla teşelle,
Kutas çaçın oy, suv şındıkla eşelle.
Suv suverdenle ariv sıfatın marayla,
Can çaçlarıŋı ağaç tarakla tarayla.
“Barmayık”, dedim, col kuvandırmazın aŋılap,
Osiyat etdim, suv şındıklağa tıŋılap.
Amal bolmadı birbiribizni körürge,
Kişibiz kalmadı ısħatıbıznı berirge.
Suv tübünde bir erşi canıvarla caşayla,
Ölükleribizni munda suv balıkla aşayla.
Tebregen edik tav özenden, tavladan,
Elibiz toldu açı cılavdan, kavğadan.
Tolu üyür edik, Kobanŋa ketdik kuyulup,
Sizge cetmesin bu bizge cetgen kıyınlık.
KEMİSHAN [19]
Ertden sayın men ertde turup karayma,
Teberdi başı, oy buzlu miyik tavlağa.
Ölgenle kelip Kemishan, seni almazla,
Berlik tüyülme men, duniyadağı savlağa.
Kökde barğan ilâçin kelip konŋayed,
üygüznü allında miyik eşilgen çalmanŋa.
Ariv Kemishanım avruydu, öled desele,
Caŋız canımı coyarem aŋa darmanŋa.
Ah, Kemishan, arivluğuŋu men aytsam,
Keçeleni carıthan ay tolğanlay.
Oy, sen arivnu ızından sınap karasam,
Kümüşçüle, ak kümüş kaŋa conŋanlay.
Meni arivum, eki kaşıŋı men aytayım,
Taza kümüşge bir karasavut urğanlay.
Kemishanım, eki közüŋü köreme,
Kıbılada eki carık culduz canŋanlay.
Cayaklarıŋı, çıdayalmayma aytmayın:
Kınadan kızıl, şeker tatıvlu almalay.
Kökregiŋde eki seyirlikçik köreme,
Subay terekge eki kök kögürçün konŋanlay.
Aħ, süymekligim kelip tüyülgendi arivum,
Cüregimde canım cürügen tamırğa.
Bu avruvdan men avrup öle tebresem,
Kemishanım kesi kelip salsın kabırğa.
Kemishan, seni kesim bağalı etgenme,
Barmağıŋa da bir altın cüzük işletip.
Maŋa kelmeseŋ, seni bay caşla alırla,
Arbazıŋda toru ħorala kişnetip.
ZARİYAT [20]
Kalay arivdu, Süyünçlanı Zariyat,
Etgen işiŋi uşatmayt zakon, şeriyat.
Suvğa canaşadı Süyünçlanı üyleri,
Sizge aytayım Zariyatnı küylerin:
Men ertden bıla oy, kesim turğanem.
Eki rekâğat suvap namaz kılğanem.
Kiyimlerimi çırmap kuçağıma cıyğanem,
Elte barıp suv şorkalağa kuyğanem.
Dariy kölegimi men közlerime çırmadım,
Izı bıla men barğan suvğa çıŋadım.
Men banama suv şorka sayın sekire,
Atam Temir suv ızın keled öküre.
Meni cavumu öge anası bolğayed,
Seni başıŋı barğan suvğa atdırır.
Tiyre ħonşunu suv ızına çapdırır,
Ölügüŋü kum tübünde catdırır.
Erge bar deyle, men erge barlık tülme,
Barılık caşımı kesi közüm bıla körgünçü,
Arbazıma ħora tayla kirginçi,
Öksüz karnaşım, sekirip atħa minŋinçi.
Candetli bolsun, Süyünçlanı Zariyat,
Nakut nalmasdan altın kâmarıŋı taşları.
Sen ölgenli kara kiyip turalla,
Ullu Malkarnı kızdan aybat caşları.
MAVKA [21]
Atası:
Kele kel kızım, kel aŋa kızım,
Ullu Ħolam elge barayık kızım.
Men Ħolam elge barıp kelgenme,
Anda caşar mekâm alıp kelgenme.
Kartlarına da men söz bergenme,
Küyövlük caşnı saylap kelgenme
Kızı:
Oğay atam, oğay atam!
Sen Ħolam elde kalay caşarsa?
Üyüŋü canında ambarıŋ bolmay,
Ambanıŋa sen aşlık kuymay,
Arbazıŋa da kanatlı koymay.
Kuru mekâmlağa kirip caşamazsa,
Alanı içinde aşarıŋ bolmay.
Karıvsuz caşayd elleri atam,
Zıbır kabırğalı cerleri atam.
Zığır sabanlada orak oralla,
Tobuklarına castıkla baylap;
Sen alay bıla meni eltalmazsa,
Ol Ħolam elden küyövlük saylap.
Zığır sabanlada men orak ormam,
Küyövlük caşnı da men saŋa sormam.
Orak orğanŋa külte baylarma,
Küyövlük caşnı kesim saylarma.
Alaşa calın üyleri atam,
Aylanç buylançdı colları atam.
Otundan cokdu oŋları atam.
Kıznı kıyınlısı Ħolamğa atam.
Közlev közlevge suv bermez, atam,
Ħolamda kelin kün körmez atam.
He, voroda, voradaraşi Mavka.
Atası:
Kele kel kızım, kel aŋa kızım,
Biz tav ellege barayık kızım.
Ala tav havada caşayla kızım,
Kara kozula aşayla kızım.
Carlını, açnı toyduralla kızım;
Mollağa soğum soyduralla kızım.
Bereket caşayd üyleri kızım,
Tınçlıklı ketet künleri kızım.
He, vorada, voradaraşi Mavka.
Kızı:
Oğay atam, oğay atam,
Men tav ellege baralmam atam.
Men ala bıla kalalmam atam.
Ala birbirlerin süymeyle atam,
Duniyadan hapar bilmeyle atam.
Alanı bilgenleri, koyları atam,
Keçeden keçege toyları atam.
Taŋ alasında toydan ketelle atam,
Biribiri sözün bir bek etelle atam.
Kartları eşekge minelle atam,
Caşları aŋa külelle atam.
Kızları çuba kiyelle atam,
Katınları oramğa siyelle atam.
Kele kel atam, kel süygen atam,
Biz tüz ellege barayık atam.
Ala keŋ cerlede caşayla atam,
Da, bazar ħantla aşayla atam.
Ala birbirlerin süyelle atam,
Duniyadan ħali bilelle atam.
He vorada, voradaraşi Mavka.
Atası:
Oğay kızım, oğay kızım,
Sen tav elleden ħapar bilmeyse.
Men tüz elleni bileme kızım.
Aladan saŋa ħapar aytayım:
Kaşda soğumğa tavuk keselle,
Cılına deri şorpa etelle.
Gabu boladı çaşları kızım,
Çıgır kutukdu başları kızım.
Sıgın salalla otħo otunŋa,
Kalay barlıksa çıgır kutukğa?
Biz tav ellede küyövlük alayık,
Sen razı bolsaŋ arı barayık.
Sen arı barsaŋ erge barlıksa,
Alay bolmasa üyde kallıksa.
He, vorada, voradaraşi Mavka.
Kızı:
Oğay atam, oy, oğay atam,
Men tav elleden küyövlük almam.
Gacilik, kaħmelik maŋa aytılmağand,
Da erge çıkmay, men üyde kalmam.
Kökde barğan köksül kögürçün,
Aylanıp kelip ındırğa konad.
Har kim da birça ariv bolmaydı,
Cüregiŋ süygen, bir ariv bolad.
Kesi işlerimi maŋa boşlasaŋ,
Seni caşavuŋu rahat eterme.
Alay bolmasa, meni süygen atam,
Süygenim bıla kaçıp keterme.
He, vorada, voradaraşı Mavka.
ALİYNİ KÜYÜ [22]
Partabağına kümüşrü deyle
Tilesem maŋa bermezmi
Aliyim bolcal salıp ketgendi
Ol bolcalına kelmezmi
Allay ħucusuna boşuna kalsın
Ataŋ Sülemenni malları
Kan bıla ırħım bolğandı deyle
Carlı Aliyimi salları
Bir köp malla sürüp ketgenem
Bir ağaç üyge cetgenem
Tonovçulanı karap körgenley
Bir köp sağışla etgenem
Sağış a ete sağış a ete
Uşkogum tüşdü esime
Allaħdan sora nögerim cok edi
Men köl eteyim kesime
Allay ħucusuna boşuna kalsın
Ataŋ Sülemenni cılkısı
Aliyimi alıp keledi deyle
Kiçi-Balıknı ırħısı
Kaçda bitgen küzlük sabanla
Aliyimi atı aşasın
Aliyime bolluk bolğandı Sülemen
Kalğan caşlarıŋ caşasın
Karağan halkdan ıylığıp koydum
Aliy kayğı sözüŋe barırğa
Süygen teŋleriŋden bolğayem Aliy
Tutup seni kabırıŋa salırğa
Seni kabırıŋa alay salırem
Allıŋ kıbılağa aylanıp
Aliyim a keledi deyle
Kara camçısına baylanıp
Üygüznü artında köget terekle
Anda bişmeymille baliyle
Aliy Aliy dep a esime salalla
Aman çeçek kırlık sabiyle
İŋir ala bolsa bir bek kuvanayem
Allıbız kapħaktan örleseŋ
Kadetdi deyle sözüŋü etelle
Aliy atıŋa minip tebreseŋ
Şaħar dokturla bir bek carayd deyle
Avruğanlağa bağarğa
Darman a capırak bolğayem Aliy
Caralarıŋa cağarğa
Aliyim a men a kaptal tikgenem
Keşemerleni morunnan
Aliyni da saylap alğanem
Cigit teŋleriŋi onunnan
Partabağına kümüşdü deyle
Anı bezgileri altınnan
Canım a çıkħınçı keterik tülme
Aliy kabırıŋı katınnan
HAMZAT [23]
[JAPON URUŞHA BARĞAN DUVUTÇU CAŞLANI CIRI]
Akbaş da ariv kümüş kamala,
Karaçay caşlanı belinde.
Oy tolu üy bolsun Hacimurat,
Bılay çığıp ketgen elinde.
Bizni mindirdile, bizni mindirdile,
Meşinanı artı bölgenŋe.
Kelmegiz caşla canazı cokdu,
Japon kazavatda ölgenŋe.
Duvut tavlada cayılalla endi,
Hamzatnı kütgen malları.
Allahğa amanat bolsun caşla,
Hamzatnı kırğıy salları.
Salam aytığız a marca caşla,
Asiydalanı ol aşhı Aliyge.
Közüm karay ketip barama,
Ariv Zabitħan bıla Habiyge.
Bizni mindirdile, bizni mindirdile,
Eki arşın çıkħan kazak atlağa.
Anam Paçaħannı amanat etgenme,
Duvutda caşağan esli kartlağa.
Pomoşnikle barıp, carlı Hamzat
Isħavat başından kelgendi.
Anaŋ Paçaħan neçik tavkel katın
Elge cürek razılık bergendi.
Ayşatnı salğan ħotası, riyra,
Tobuğundandı anı kartası.
Hacimuratnı barma koyuğuz,
Kağıtħa kol salğandı atası.
Közüme körünedi, körünedi,
Duvutda tavlanı başları.
Teyri mıdaħ mıdaħ ketip baralla,
Karaçaynı çörçek caşları.
Karaçay caşla ketip baralla
Postnu boynuna olturup
Egeçiŋ Usta cılaydı Hamzat
Közlerin cılamukdan tolturup
Anam bayrım keçe, oy bayrım keçe
Bir a saldat kiyim kiygenme.
Duvut a tavladan arı avğallay,
Men a ölürübüznü bilgenme.
Bizni mindirdile mindirdile,
Oy meşina bıla kayıkğa.
Bizni künübüz kısħa cetgeyed,
Ma Tavkan bıla Nayıpğa.
Men ölürümü bilgenem caşla,
Duvut tavladan avğanlay.
Ölürge bir de termilgenem,
Biyçe Zabitħandan kol cuvğanlay.
Canaldılanı subay Hamzat,
Savutħa caraşħan beliŋ bar.
Abayħanlanı tavkel Hacimurat,
Cav bıla uruşur kölüŋ bar.
Biz de barabız, teyri barabız,
Ma kazavatħa kavğağa.
Eki öksüznü berip iydigiz,
Sarı gâvurğa savğağa.
Abayhanlanı tavkel Hacimurat,
Patçaħ aŋa ulluluk bergeyed.
Canaldılanı subay Hamzat,
Savluk esenlik bıla kelgeyed.
Egeçiŋ Usta cılaydı Hamzat,
Oy tereze tübüne soylanıp.
Anaŋ Paçahan a çaçın başın cırtat,
Bergen sözüne sokuranıp, oylanıp.
Taŋ atmağallay kan çaçıladı,
Kıtay tavlada buzlağa.
Menden a salam aytığız,
Caŋı kelinle bıla kızlağa.
Carlı Hamzat can beredi, anam
Kıtay tavlarına olturup.
Akğan kanı ırħı bolup ağadı,
Ullu özenleni tolturup.
Allay kan baradı, kan baradı,
Ol teşikleden sekirip.
Bizni da caşla can bere turalla,
Ma kara kalla kekirip.
Japon askerle seyir bolalla,
Kara acirimdegi kaşħağa.
Karnaşıŋ Hacibekir kol uzatat,
Abıçardan kelgen açħağa.
Türsün kağıtımı iygen edim anam,
Töben canıbızda Aliyge.
Közüm da karap ketip barama,
Taħir kızı ariv Haniyge.
Bernele kibik a anam tigeyeyedi,
Kölekle bıla könçekle.
Bu eki öksüzge duvaçı bolsun,
Kökde barı, sıylı mölekle.
KOBANLANI KOY BÖLEK [24]
Oyt, oyt, aman caşla!
İtleribiz Gara avzuna ürdüle, oy ürdüle,
Oy ebizele çabıp a Kobanlanı
Koy bölekni sürdüle,
Ullu Karaçayğa açı kuvğun iydile.
Oyt, oyt, canım caşla!
Kobanlada açı salaħ tartıldı, oy tartıldı.
Oy, Kbonlada canım, ullu kabak açıldı.
Oyt, oyt, canım caşla!
Kıcaklanı Salatgeriy ħan atlı, oy ħan atlı.
Ol künlede canım, ol uşħan kuşdan kanatlı.
Oyt, oyt, aman caşla!
Barlığıbız eniş tüldü, örüdü, oy örüdü.
Bizni körgenibiz canım, it gâvurlanı zorudu.
Oyt, oyt, canım caşla!
Bügün cavdan korkup artħa kim kalsa,
Anı anasından oy içgen sütü ħaramdı.
Oyt, oyt, aman caşla!
Gürüldeydi Barabannı kayası, oy kayası.
Bolup kala şoybuz, canım, bölek koynu zayası.
TAVKAN [25]
Süymeklik avruv alay alğandı, meni sabiyleyin caşlayın,
Tıŋılağız ħalal teŋlerim, tarığıvumu aytıp başlayım.
Meni tarığıvum ol edi, süymeklikni va ħalından,
Men aytayım siz tıŋılağız, ol kul Tavkannı allından.
Ey “Tavkan, Tavkan” deyle oy alan, Tavkan tavlada cürüvçü,
Tavkannı atası da Sosu Maħamet,Tavkannı artından sürüvçü.
Tavkan tavlağa ketgendi alan, tav kiyikleni mararğa,
Keligiz kızla barayık ay avruvuŋ, Tavkannı allına kararğa.
Meni süygenim Tavkan bolğandı, tav kiyikleni maravçu,
Seni süygenli kesim bolğanma, kelir coluŋa karavçu.
Karavçu kesim bolğanma Tavkan, ol sen cürüvçü collağa,
Men seni bıla tüşüp kalğayem, tavlada teren kollağa.
Arğı tavlada tubanla Tavkan, bergi tavlağa konalla,
Kelip katıŋa oltursam Tavkan, oy uşağıvsuzsunalla.
Ay Tavkan ete da toy ete oy alan, atamı üyün kuv etdim,
Birevnü havle, ħalek caşı üçün, men sanlarımı suv etdim.
Üsüŋdegi da altın tüymele, kümüş okadandı cağası,
Arabinallah, satıp alır edim deyme, ne bolur bu caşnı bağası.
Men aksıl kalpak eterem deyme, ol kiyseyedi başına,
Tiley barır edim oy, aşħı atasına, ol alır ese caşına.
Men aksıl başlık eterem tabu, ol kıssa edi başına,
Cılap barır edim anı anasına, ah alır ese caşına.
Men kalendorğa alay karayma, kaŋa peçni va içinden,
Tavkanımı eki körgenem kızla, ol kobuzumu küçünden.
Kolumdağı kobuzum Tavkan, ak kümüşdendi tiyeği,
Men a Tavkannı süymey neteyim, ħora atħa uşaydı süyegi.
Kolumdağı kobuzum oy avruvuŋ, it küçüknü ulutħan,
Biyağı Tavkan köreme, toyda bilegin kubultħan.
Çegetlede alay kütüledi, Tavkannı ençi malları,
Çerkes abezekge bir ariv baralla, kurusun subay salları.
Meni ayağımda çurukla, aħ ayağıma boş bolad,
Abezekge bilegimden tutsa, carlı cüregim ħoş bolad.
"Kuldu, kuldu” va deyle de kızla, Tavkannı sıpassız etelle,
Tavkanım kirgen toyladan, varlı tavbiyle callap ketelle.
Tavkannı eki kara mıyığı, oka ħalını burğanlay,
Men aŋa seyir tansık boluvçem, katımda olturup turğanlay.
Aħ, ay katında bir culduz alanla, ol aydan alğa batadı da,
Tünene keçe bizdeyed Tavkan, bügeçe kayda catadı da.
Tavbiyle takğan sıylı nağanla, aladan birin alsaŋ a,
Bek ozğan işiŋ cok ese Tavkan, bügeçe da bizde kalsaŋ a.
Tavbiyle takğan nağan göroħla, aladan birin allıkma,
Har aytħanımı eterik eseŋ, bügeçe da sizde kallıkma.
Arğı özenŋe kün tiymeydi Tavkan, men kün tiygenŋe barrıkma,
Malkarlı bıla sen turluk eseŋ, bolcalnı kenŋe sallıkma.
Bolcalnı keŋe men salsam Tavkan, kimle cürütür cuvabın,
Eki süygenŋe sebep bolğannı, aytıp aytalmayla suvabın.
Teberdide va ullu toy alan, men ullu toyğa barlıkma,
Başıŋı amalın kör gâvur gaci, kiçi egeçiŋi allıkma.
Aħ, ay katında bir culduz, ol ayğa bıçak bileydi,
Tavkannı közün kara kan cuvsun, endi egeçimi tileydi.
Koluŋdağı dariy kolcavluk, men cuvar edim oŋmasa,
Kullanı ant ızından bolsun, alanı igisi aşħısı bolmasa.
Tübüŋdegi toru atıŋ seni, calkası uzun savrusun,
Meni termilte turğan Tavkan, Orus avruvdan avrusun.
Küzden allın kelgeyed Tavkan, seni basħaŋ bıla senegiŋ,
Kirlenmeyin alaylay kalsın, cetevlen tikgen kölegiŋ.
Ah. mennen alğan a dariy kolcavluğuŋ, ol otħa tüşüp küyerik,
Bir aman aman a karğadım, oşayma avzuma talav tiyerik.
Sen küz biçende da toylada aylanasa, kış ne sallıksa malıŋa,
Açuvlu künümde da karğağan baluruem, kurman bolayım canıŋa.
AÇIKLAMALAR:
[1] Goşayaħ Biyçe bıla Kanşavbiy isimli halk şarkısı, takriben XIII. yy.dan beri nesilden nesile aktarılıp gelen gerçek bir olayın hikâyesidir. Rivayete göre, Karaçaylıların ceddi olarak kabul edilen Karça’nın tek kız çocuğu vardı, onu da Kırımşavħal isimli ve Kırım orijinli bir soyluya vermişti. Şarkıda adı geçen kardeşler, bazılarına göre doğrudan Kırımşavħal’ın, bazılarına göre de onun oğlu olan Bekmırza’nın çocuklarıdır. Biz de bu ikinci görüşe katılıyoruz. Ramazan Karça, kronolojik olarak olayın 1630-1664 yılları arasında cereyan ettiğini ileri sürerken, bu tarihlerde Rus ordusunun Hazar’a yaptığı seferlerin tarihine dayanmaktadır, zira şarkıda Kanşavbiy’in bu savaşlardan birinde öldüğüne işaret edilmektedir. Ancak, Karça’nın yaşadığı devir, Kabardeylerin Kafkasya’ya yeni göç ettikleri devre uymaktadır, bu da XIII. yy.da başlayıp XIV. yy. da sona ermiştir. Bu yaklaşıma göre, şarkının 650 yıllık bir geçmişinin olduğunu söyleyebiliriz. Bugün Karaçay’da Goşayaħ-kala isimli bir kale Goşayaħ Biyçe’nin adını taşımakta olup XVII. yy.dan daha eskilere dayanmaktadır. Yukarıdaki metin, Aliy ulu Umar’ın Kafkas isimli Rusça kitabında anlatılanlar ile Ramazan Karça’nın arşivinde bulunan dağınık manzum parçalar ve [“Karaçay Poezyanı Antologiası”=KPA] adıyla 1965 ‘te Stavropol’da yayımlanan kitaptaki metin karşılaştırılarak yayıma hazırlanmıştır. Ramazan Karça 2 Ağustos 1978’de yazdığı bir mektupta hikâye ile ilgili bilgiler aktarırken “Bu tragedya Kafkas isimli dergide [Rusça olarak], 1880’li yıllarda manzum ve nesir halinde geniş biçimde yayımlanmıştır. Keza, sözü geçen halk hikâyesi piyes şeklinde kaleme alınarak, Kabartay-Malkar sanatçılar tarafından Nalçik’te sahneye konulmuştur” diye bilgi vermektedir. Daha geniş bilgi için bk. Birleşik Kafkasya, sayı: 2, Eskişehir 1995.
[2] Candar isimli halk şarkısının burada yayımlanan metnini yayıma hazırlarken, Ramazan Karça’nın arşivindeki metinden yararlanmakla kalmadık. Mutlu bir tesadüf eseri olarak, 1960’lı yıllarda Birleşik Kafkasya dergisini yayınlarken, Eskişehir’in Çifteler ilçesinde ikamet eden ve II. Dünya Savaşı sonrasında Türkiye’ye göç eden Karaçaylılardan Batçalanı Hızır tarafından dergide yayımlanmak üzere gönderilen uzunca ve iyi saklanmış bir Candar şarkısı varyantı gönderilmişti. O zaman yayımlayamasak da arşivimizde saklamıştık. Hatta diyebilirim ki bu varyant, hazırladığımız metnin esasını teşkil etmiştir. Bunlardan başka, “KPA” ile 1969 yılında Moskva’da yayımlanan [“Karaçay Halk Cırla”=KHC] isimli kitapta yayımlanan varyantlardan da yararlanılmıştır. Bütün varyantlar masa üzerine yayılarak birilerinde olup da diğerlerinde olmayan bölümler dikkatle seçilmiş, hepsinde bulunan bölümler de aynen muhafaza edilmiş ve tümü birleştirilerek yayımladığımız metin hazırlanmıştır. Candar şarkısı tıpkı Goşayaħ Biyçe bıla Kanşavbiy şarkısı gibi halen usta yorumcular tarafından orijinal makamıyla [bestesiyle] yorumlanmaktadır. En az iki yüz yıllık bir geçmişi olduğu sanılmaktadır. Sonradan gelen şairler ve okuyucuların şarkıya kendilerinden bir şeyler ilave ettikleri muhakkaktır. Mesela Bağır ulu Kasbot isimli ünlü halk ozanı bunlardan biridir. Bazı araştırmacılar, Candar şarkısının güfte ve bestesinin Kasbot’a ait
olduğunu ileri sürüyorlarsa da gerçek olan, Kasbot’un bu şarkıyı çok güzel yorumlayarak okuduğu ve halka sevdirdiğidir. Zira olayın geçtiği tarih, Kasbot’un yaşadığı devirden biraz daha öncedir. Şarkıda geçen Kâ’be ve Hüseyin ismi, sonradan ilave edilmemişse, olayın, Karaçaylıların yeni Müslüman oldukları yıllarda [ca. 1780] geçmesi muhtemeldir. Benim kanaatime göre islamî motifler sonradan ilave edilmiştir. Zira İslam ile müşerref olduktan sonra, olayda ifade edilen soygun tarzındaki saldırılar toplum hayatından hızla uzaklaşmıştır.
[3] Tatarkan, Karaçay-Malkar halkının yetiştirdiği en ünlü kahramanlardandır. Şarkının fevkalâde etkileyici bir makamı [bestesi] vardır. Zaman itibariyle, Candar’dan daha eski olmalıdır. Burada yayımlanan metin Ramazan Karça’nın babasından sık sık dinleyerek hafızasında tutmaya çalıştığı bölümler ile KHC’de yer alan varyant esas alınarak hazırlanmıştır. Ancak, mevcut metinde Tatarkan’ın yiğitliğini tasvir eden mısralar iyi saklanmamıştır. Mesela, Tatarkan bir hayli gecikerek talancıları takip etmekte korkaklık ve acizlik gösteren Karaçaylı gruba şöyle hitap etmiştir: “sürülen hayvanlarımızdan vazgeçsek bile tutsak edilmiş kadınlarımız ile çocuklarımızdan nasıl vazgeçeriz? Yurdumuzun adı için,
analarımız ile kızlarımızın iffeti ve onların hayatları için kendi yaşamını ortaya koyarak savaşacak yüreği olmayanlar geriye dönsünler, diğerleri de benimle gelsinler” diyerek etkileyici bir hitabede bulunmuştur ki bu, metinde oldukça flu kalmıştır. Köprüsü yıkılmış azgın Isħavat ırmağına gelince, Tatarkan’ın muhteşem bir şekilde ırmağı geçişi de olguya
lâyık bir şekilde ifade edilememektedir. Muhtemelen bu kısımlarda eksik mısralar ve beyitler vardır. Metinde yer almayan çirkin sayılacak bir eyleme de başvurulduğu rivayetlerde geçmektedir: öldürülen talancıların erkeklik uzuvları kesilerek kulakları ile birlikte sağ bırakılan iki kişi ile memleketlerine gönderilmiştir. Bu kanlı olaydan sonra Kızılbekler bir daha talan için Karaçay’ı basmamışlardır. Bu son anlattıklarımız, İskitler’in adetlerini hatırlatmaktadır. Hadisenin İslam’a girmeden bir hayli önce olduğu muhakkaktır. Tatarkan hakkındaki bilgiler Ramazan Karça tarafından kaleme alınan metinden özetlenmiştir.
[4] Uvçu Biynöger, bilinen en eski şarkılardandır. Metinde adı geçen Apsatı, Karaçaylıların mecusi dönemlerindeki “av tanrısı”dır. Buna rağmen İslâmî motifler de eklenmiştir: “Apsatının asħak kızı Fatima” gibi. Ama olayların akışı ve dil özellikleri Biynöger şarkısının yüzyıllar öncesinden geldiğini göstermektedir. Bugün bilinen bestesi [makamı] çok etkileyici ve güzeldir. İyi bir yorumcu ejuv/tempo tutan korosuyla birlikte okuduğu zaman hayranlıkla dinlememek mümkün değildir. Karaçay-Malkar halk şarkılarının en önemli özelliği, asırlardan beri şarkıların makamlarının unutulmadan ve yaygın bir şekilde okunarak nesilden nesile aktarılmasıdır. Bugün bu şarkıları klasik usulde okuyan yüzlerce kişi vardır, bu meyanda profesyonel sanatçıları kastetmiyoruz. Sözü geçen halk şarkılarının çoğunun,
müzisyenler tarafından notaları çıkarılarak kayda geçilmiştir. Ama amatörler, bu notalardan değil, kulaktan kulağa öğrenerek terennüm etmektedirler. Biynöger’in burada yayımlanan metni, Ramazan Karça’nın arşivinden alınmıştır. Prof. Saadet Çağatay, yine Ramazan Karça’dan alarak metnin tamamını “Karaçay Halk Edebiyatında Avcı Biyneger” başlığıyla
işlemiş ve “Fuad Köprülü Armağanı-İstanbul, 1953” isimli kitapta yayımlamıştır. Prof. Çağatay’ın tespit ettiğine göre mevcut metinde bazı mısralar eksiktir [1,5,21,24,68. mısraları takip eden mısraların kafiyeleri bir birine uymuyor-S.Ç]. KHC ve APA isimli kitaplardaki metinlerde bu eksiklik daha fazla göze çarpmaktadır. Bize göre aslına en yakın metin
bizim burada yayımladığımız metindir. Araştırmacılar mevcut metinleri mukayese edecek olurlarsa aynı kanaate varacaklardır.
[5] Gotman ulu İlyas isimli halk şarkısının tarafımızdan yayımlanan metni, Ramazan Karça’nın arşivinden alınmıştır. Bana gönderdiği kendi el yazısıyla yazılmış metnin altına şu notu koymuştur: bu metni, 1948 yılında Almanya’da Abuk ulu Hubiy ile Halköç ulu Cağafar’dan yazıp aldığım metinleri 1951 yılında Ankara’da incelemeye tabi tutarak birleştirmek suretiyle hazırladım. Biz de aynen Birleşik Kafkasya’nın 1977 yılına ait 11. sayısında neşrettik. Buradaki metin, dergide yayımlanan metnin aynısıdır. KHC isimli antoloji kitabında da oldukça zayıf bir varyant yer almıştır. Aynı metin Minitav dergisinin “Eski Cırla” özel sayısına da girmiştir. Araştırmacıların oraya bakmalarını öneriyoruz. Ama biz, elimizdeki metni diğer varyantlardan daha eksiksiz ve güzel bulduk. Bu şarkı, takriben 105-110 yıl öncesine ait bir olayı hikâye etmektedir. Ademey’in tahriki ile Slav kazaklara baskın yapan ünlü bir yiğidin dramatik sonu tasvir edilmiştir. Zaten Karaçay sözlü halk edebiyatına konu olan “talan için akın düzenleme eylemine” katılan yiğitlerin sonu hüsranla bitmektedir. İlyas da aynı akibete uğramıştır.
[6] Aznavur adlı uzun şarkı da Ramazan Karça tarafından derlenip yazıya geçirilmiştir. Ancak merhum Karça kimden veya kimlerden derlediği hakkında bilgi vermemiş. Bendeki metin 1951 yılında Ankara’da daktilo edildiğine göre bu şarkının da muhacerette yaşayan Karaçaylılardan derlendiği muhakkaktır. Karaçay-Malkar’da bugüne kadar yayımlanan belli başlı antolojilerde Aznavur’un dramatik hikâyesini anlatan bir manzume veya şarkı metnine rastlayamadık. Belki de münferit olarak yayımlanmış olabilir, ancak görme fırsatını bulamadığımız için yorum yapma imkânımız da olmadı. Sözü geçen manzume ilk olarak “Birleşik Kafkasya” dergisinin 1998 yılına ait 14. sayısında neşredilmişti. Buraya da aynı metni aldık, böylece Türkiye’de ikinci kez yayımlanmaktadır. Şarkıda; şövalyelik/yiğitlik yıllarını geride bırakarak sâkin hayata geçen orta yaşlı bir akıncı-yiğidin, Kabartaylı genç ve tecrübesiz prenslerin aşırı ısrarları karşısında istemeyerek çıktığı akında korktuklarının başına geldiği ve dramatik bir şekilde öldüğü gerçekçi bir üslûpla anlatılmaktadır. Olayın XIX. yy.
başlarında cereyan ettiği sanılmaktadır. Adı geçen kişilerden hiç birisi tarihî bir kişilik olarak yakın zamanların bilinen simalarından değildir. Anlaşıldığına göre, Aznavur orta halli bir aileye mensup bir yiğittir ve gençlik yıllarında büyük şöhret kazanmıştır. Talan için akın yaparak şöhret kazanmak isteyen Kabartay prenslerinin ısrarla kendilerine mihmandar olmasını istemeleri karşısında, şövalyeliğine halel getirmemek ve kendisine “korkak” dedirtmemek için akına katılmış ve hazin bir şekilde hayatını kaybetmiştir.
[7] Zağoştok ulu Çöpellev. Ramazan Karça, Zağoştok ulu Çöpellev şarkısının 1951 yılında metnini yazdığı parşömen kâğıdını, orijinal haliyle bana göndermişti. Metnin altına şu notu düşmüş: ben bu metni, çok varyantları bir araya getirerek Ankara’da bulunduğum sırada hazırlamıştım. İfadeden de anlaşılacağı üzerine kaynak kişiler hakkında bilgi verilmemiştir. Dürüst ve titiz kişiliğini yakından bildiğimiz Ramazan Karça’nın gerek harp yıllarında karşılaştığı kişiler ile gerekse Türkiye’de tanıdığı eski muhacirlere mensup kişiler ile görüşerek, konuşarak notlar aldığını ve bunları bilahare bir araya getirerek yukarıdaki metni hazırladığını gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz. Hikâye, yine talan için akın yapan bir yiğidin, yine ölümle sonuçlanan macerasını anlatmaktadır. Metinde sözü geçen ifadelerden ve isimlerden hareket ederek, olayın İslama girmeden önceki yıllarda cereyan ettiğini söyleyebiliriz. Zağoştok ve Guçça isimleri çok eski devirlerde kullanılmıştır, keza “kara uşkok”=dolma tüfek sözü de bu görüşümüzü teyid etmektedir. Akının güney komşuları Ebzelere/Svanlara yapıldığı da göz önüne alınırsa ki bu iki halk çok eski devirlerde birbirlerine karşı sürekli baskın tarzında akınlar düzenlemişlerdir, yine aynı kanaati doğrulayan bir yöne doğru yöneliyoruz. Bu duruma göre, hadisenin takriben 300 yıl öncesine ait olduğu muhakkaktır. Şarkının hâlâ canlılığını ve güzelliğini koruyan bir bestesi olup sevilerek okunmakta ve dinlenmektedir. KPA adlı antolojide bu şarkıdan bahis yoktur. KHC isimli kitabın 1969 baskısının 74. sahifesinde yer verilmiştir. İfade farklılıkları olmakla beraber bizim yayımladığımız metne geniş ölçüde uymaktadır. Miŋitav dergisinin “Eski Cırla” özel sayısındaki metnin de KHC isimli antolojiden alındığı kaydedilmiştir.
[8] Açemez veya Açey ulu Açemez isimleriyle anılan bu eski halk şarkısının ilginç bir konusu vardır. Metinde Kırım Hanı adı geçmekte ise de bunun abartma olduğunu sanıyoruz. Muhtemelen Kafkasya ile idari veya askeri ilişkilerden sorumlu bir hanzade veya ikinci derecede soylu bir görevli, güzelliğiyle ünlü bir kadına ahlaksız ilişki teklifinde bulunur ve bunu emreder. Kaba kuvvetle karşı çıkamayacağını anlayan kadının kocası gizli bir plan kurarak hanın veya hanzadenin kendi evlerine gelmesini hanımına şart koşturur. O da bunu kabul ederek gelir ve gece emeline nail olmak için harekete geçeceği sırada, gizli bir bölmede saklanmış olan, kadının kocası Açemez, hanı sadakla vurarak öldürür ve ailenin namusunu kurtarır. Fevkalâde etkileyici bir bestesi olan bu çok eski şarkının [16. yy.] pek çok varyantı vardır. Bu da şarkının,çok sık şekilde ve yaygın olarak icra edildiğini ve hafızalarda tutulduğunu gösterir. Şarkının tespit edilebilen ilk metni Mahmut Duda ile Hamit Laypan tarafından yayıma hazırlanan “Eski Karaçay Cırla” isimli kitapta yayımlanmış olup
KPA ile KHC isimli antolojilerdeki metin de oradan alınmıştır. Miŋitav dergisinin “Eski Cırla” özel sayısında yer alan beş varyanttan biri de aynı kaynağa dayanır. İkincisinin “Materialı i issledovanniya po balkarskoy dialektologii leksike i folkloru” isimli rusça kitaptan; üçüncüsü ile dördüncüsünün ise ilmi araştırma kayıtlarında muhafaza edilen metinlerden alındığı kaydedilmiştir. Beşinci varyantın da “Malkar Halk Cırla” isimli kitapta yayımlandığı zikredilmektedir. Bizim tarafımızdan ilk olarak “Birleşik Kafkasya” dergisinin 10. sayısında yayımlanan metin yine Ramazan Karça’nın arşivinden alınmış olup o da 1951 tarihinde Şıdaklanı İsmail ile Dudalanı Dr. Teŋiz’den derlemiştir. Buradaki metin de dergide
yayımlanan metnin aynısıdır. Araştırmacılar bu değişik metinleri incelediklerinde her birinin ayrı bir güzellik ve üslûp taşıdığını fark edeceklerdir.
[9] Basħanuk. Şimdiye kadar sunduğumuz metinlerden çok daha değişik bir konusu olan bir halk şarkısıdır. XIX. yy. da yapıldığı sanılmaktadır. Bashanuk isimli genç, 8-10 kadar keçi satın alıp bakmaya başlar, muradı, sürü sahibi olmaktır. Ancak, bilinmeyen bir hastalıktan keçileri kırılır ve hayalleri söner. Bu trajik sona aldırmayan muzip arkadaşları onun için, yukarıdaki şarkıyı düzerler. Buraya aldığımız metin, “Birleşik Kafkasya”nın 7. sayısında çıkan metnin aynısıdır ve Ramazan Karça’nın arşivinden alınmıştır. “Batır Basħanuk” isimli bir halk şarkısı daha olup onun konusu eski akıncı yiğitlerden birinin ilginç hikâyesini anlatmaktadır. Şarkının metni Karaçay-Malkar’da yayımlanan antolojilerde yer almıştır.
[9]Abayları. Karaçay-Malkar halk edebiyatının bu ünlü şarkısı da İslam’dan önceki devirlere aittir ve Abaylar isimli Malkar ailesinin yiğit oğullarının, Kabartay prenslerinin tahriki ile esir elde etmek için yaptıkları akının acı sonunu hikâye etmektedir. Yukarıdaki metin daha önce “Birleşik Kafkasya”nın 17. sayısında yayımlanmış olup Ramazan Karça tarafından 18.01.1951 tarihinde Eskişehir’e bağlı Çifteler ilçesinde oturan Bayramuk ulu Caşduv’dan yazıp almıştır. Caştuv, II. Dünya Savaşı sonrasında Almanya üzerinden Türkiye’ye gelen Karaçaylılardandı ve düğünlerde klasik usulde güzel halk şarkıları okurdu. KHC isimli antolojide bu şarkı “Kaysınla” adı altında dercedilmiştir. Burada görülen İslâmî motiflerin sonradan ilave edildiği bellidir. Miŋitav’un “Eski Cırla” özel sayısında yer alan iki varyanttan birinin KHC isimli kitaptan, diğerinin de “Malkar Halk Cırla” isimli antolojiden alındığı kaydedilmiştir ve bu ikinci varyant “Bekmırzala Kaysınla” başlığıyla verilmiştir.
[11] Hasavka. Karaçay halk edebiyatının en güzel şarkılarından olan Hasavka ve bundan sonra gelecek olan Şeyit Umar şarkılarının, son yıllarda yapılan araştırmalarda “anonim” olmayıp Bayramuklanı Debo ulu Küçük isimli ve hakkında çok az bilgi edinilen bir şaire ait olduğu anlaşılmıştır. 1772-1862 yılları arasında yaşayan, tahsilini Dağıstan yüksek medreselerinde tamamlayan, Osmanlı Türkiyesi’ni de yakından tanıyan alim ve aydın bir kişidir. Karaçaycadan başka, Arapça, Osmanlı Türkiyesi Türkçesi ve Rusçaya da vakıf olmuştur. Ullu Karaçay’da yaşayan şairin bu iki muhteşem şiirden başka da şiirleri veya başka türde eserleri olduğu muhakkaktır. Ancak, bugüne kadar bunlar bulunamamıştır. Sonradan usta musikişinaslar tarafından bestelenmiş olan her iki manzume, Karaçay halkının Rusya’ya karşı yaptığı ilk “bağımsızlığını koruma” savaşını hikâye ettikleri için ayrı bir önem taşır. Yüksek seviyede millî bir ruh ve heyecanla örülmüştür. Her okuyanı etkilemekte ve tüylerini diken diken etmektedir. Hele Şehit Ömer’in atının ve tabiatın ağzından söylenen ifadeler pek çok şairin erişemeyeceği yüksek bir seviye ve güzellik sergiler. Her iki manzume/şarkı yukarıda sözü geçen kitaplarda ve diğer bir çok eserlerde yayımlanmıştır. Keza Türkiye’de de defaatle yayımlanmıştır. Bizim yayımladığımız metinler de diğerlerinin aynıdır, ancak, Şeyit Umar’da bazı farklılar olup bu da Ramazan Karça’nın arşivinden alınan varyant ile bilinen varyantta yer alan kıtaların tekrara mahal vermeyecek şekilde birleştirilmesi sebebiyle ortaya çıkmıştır. Hasavka da Şeyit Umar da bize göre, Karaçay-Malkar edebiyatının en güzel şiirlerindendir.
[12] Şeyit Umar şarkısı hakkında bir önceki notta bilgi verilmiştir.
[13] Ħojeli [adigece Ħodz]. Ullu Ħoj veya Ħojeli adıyla tanınan bu şarkı, Anciclopedia Britanica’ya geçecek ölçüde muhteşem bir şarkıdır. Koro eşliğinde icrası dinleyenleri heyecanlandırır ve ağlatır. Şarkıda; 1861 yılı güzünde Hodz [Ħoj] kasabası halkının [Adiğeler] Ruslara karşı verdikleri ölüm kalım savaşı ve Rus vahşetinin derecesi şairane bir şekilde
tasvir edilmiştir. Bu savaşta genç kızlar ve kadınlar en güzel elbiselerini giymişler, ziynetlerini ırmağa atmışlar ve şehitlerin cansız ellerinden aldıkları kamalar ile Ruslara dişi kaplanlar gibi saldırmışlardır. Bu bir savaş değil, zillet içinde yaşamaktansa şerefle ölmeyi yeğleyen iffetli Kafkas kadınlarının dünyaya armağan ettiği bir şeref levhasıydı. Hepsi
çocuklarıyla birlikte şehit oldular. Tarih kitaplarında birkaç cümle ile geçiştirilen bu muhteşem tabloyu, muhteşem bir tasvir gücüyle ifade eden böylesine güzel bir şiir veya yazıya rastlamadım. Bizzat Adige ozanlarının bile bu savaşı anlatan ħıbzeler [mersiyeler] düzdüklerini sanmıyorum. Mümkün olsa da aynı güzellikle diğer Kafkas lehçelerine de
aktarılabilsin... Şarkının takdim ettiğimiz bu varyantı; Bayçora ulu Gapay, Sılpağar kızı Saniy ve Duda ulu Mahmut’tan derlediğim metinlerin tarafımdan birleştirilmesiyle ortaya çıkmıştır. Kafkasya’dan 20-25 yaşlarında gelen merhum Gapay’ın hasta olduğunu duyunca, o sırada Konya Yüksek İslam Enstitüsünde öğrenci olan Cemalettin Önalan’a mektup yazarak Ħoj’un şarkısını yazıp almasını rica ettim. O da yaşlı büyüğümüzü hasta yatağında ziyaret ederek
hatırlayabildiği beyitleri yazıp bana gönderdi [1965]. Haniy hanımdan kendim dinlemiştim. Gapay’ı dinlemekte çok geç kalmıştık. Eskilerin anlattığına göre, merhum Bayçora ulu Gapay Hojeli şarkısını en güzel yorumlayanlardandı. Kafkasya’da yayımlanan çeşitli kitap ve antolojilerde de Ħoj şarkısının pek çok varyantına rastlamak mümkündür. Zamanımızda dahi koro eşliğinde o muhteşem şarkı icra edilmekte ve “en sevilen” şarkı olma özelliğini korumaktadır.
[14] Barak. Zulme maruz kalmış bir genç adamın dramatik macerasını anlatan bu şarkıyı, KPA isimli antolojiden aldık. Orada ünlü Karaçay halk ozanı Bağır ulu Kasbot tarafından düzüldüğü ifade edilmiştir. Bazı araştırmacılara göre de anonim bir halk şarkısıdır ve Kasbot tarafından çok güzel okunmuş ve yorumlanmıştır. Biz de bu ikinci görüşe katılıyoruz.
[15] Kanamat. İmam Şamil’in esaretiyle Kafkas-Rus Savaşı’nın durduğu söylenemez. Umumî savaş durmuş gibi görünse de bugünün tabiriyle gerilla kahramanları ülkenin her yerinde zalim Rus rejimine karşı direnişlerini sürdürmüşlerdir. Özellikle bu dönemde dağlara çıkarak Rus yönetimine karşı direnen münferit savaşçılara “Abrekler” adı verilmiştir. Çeçen Teymi Beybulat bunların en ünlülerindendir. Karaçay-Balkar bölgesinde de birçok abrekler çıkmıştır. Kanamat bunların en ünlülerindendir. Halk arasında adeta efsaneleşmiştir. 1905 göçüyle Türkiye’ye gelen büyüklerimiz Kanamat’ın şarkısını çok söylerlerdi. Şarkı söylemesini hiç beceremeyen merhum babamın bile zaman zaman Kanamat’ı mırıldandığını hatırlıyorum. Ancak o günlerde bu halk şarkılarının bu derece değerli kültür ürünleri olduğunu bilmiyorduk. Ne yazık ki Türkiye’ye göç eden Karaçaylılardan Kanamat şarkısını derleyen kimse çıkmamıştır. Bizler [benim neslim] uyandığı zaman da Kanamat’ı bilenlerden hayatta kalan yoktu. Geniş bir alan araştırması yapılsaydı, belki bir şeyler bulunabilirdi, ama onu da yapma imkânımız olmadı. Karaçay’da derlenip KPA isimli antolojide yayımlanan metnin eksik olduğu bellidir. Buna rağmen biz de oradan aldık. Ancak şarkı hakkında verilen bilgiler ve şarkıda yer alan bazı mısralar komünist rejime yaranma endişesini somut biçimde gösteriyor ve gerçeği yansıtmıyor. Onlara göre Kanamat, zenginler ve soylularla mücadele eden ve ezilen halkın haklarını savunan bir yiğittir. Zenginler ile soyluların Ruslarla işbirliği etmesiyle bir suikasta kurban gitmiştir. Aslında Kanamat, bu bahsedilenlerle ilgilenmemiştir ve kendisi de diğer Karaçaylılar gibi geleneksel dağ hayatının bir parçasıdır. Rusların özellikle 93 Harbinden sonra sertleşmesi ve halka zulüm etmesi karşısında abrek olarak dağa çıkmıştır ve tüm mücadelesini Rus yönetimi ile onun yerli işbirlikçilerine karşı yürütmüştür ve halkın her kesiminden destek görmüştür. Kanamat şarkısını Türkiye’de yorumlayan kimse pek kalmasa da Karaçay-Malkar’da yaygın olarak okunup yorumlandığını biliyoruz. Güftesinde değişiklikler olmuşsa da bestesi orijinal güzelliğini korumaktadır. KPA adlı kitapta Kanamat’ın da Bağır ulu Kasbot tarafından düzüldüğü söyleniyorsa da biz anonim olduğu kanaatindeyiz.
[16] Orusbiyları. Tarih boyunca dünyanın pek çok yerinde büyük epidemik hastalıkların husule geldiği ve pek çok insanın telef olduğu bilinen bir gerçektir. Zaman zaman tüm Kafkasya’yı kasıp kavuran veba salgınları da olmuştur. Karaçayca Emina adı verilen veba salgınlarının çok acı hatıraları vardır. Emina adıyla çeşitli mersiyeler düzülmüş ve nesilden nesile aktarılarak zamanımıza kadar gelmiştir. Burada takdim ettiğimiz metinde, çoğunluğu Orusbiyları isimli geniş ve soylu sülalenin fertlerinden oluşan Şam Teberdi köyü sakinlerinin vebadan yok oluşları hikâye edilmektedir. II. Emina adıyla da anılan bu mersiyenin çok etkileyici bir bestesi vardır, halen yaygın olarak halk arasında yaşatılmaktadır. Ramazan
Karça, Orusbiyları şarkısının bu metnini, Türkiye’de bulunduğu yıllarda şarkıyı bilen yaşlılardan derleyerek meydana getirmiştir. Şarkının başka varyantları, notlarımızda adı geçen antoloji kitaplarına girmiştir. Hepsi de güzel metinlerdir.
[17] Apsatı isimli eski halk şarkısının bu metnini KHC isimli kitaptan aldık. Orada da “Eski Karaçay Cırla” isimli kitaptan alındığı ifade edilmektedir ki bu kitabın Mahmut Duda ulu ile Hamit Laypan ulu tarafından hazırlandığını daha önce
hatırlatmıştık. Apsatı, Karaçay-Malkarlıların pagan döneminden gelen en eski halk şarkılarındandır. Apsatı, av tanrısının ismidir ve üç ayaklı bir maral şeklinde tasvir edilmiş olup başı insana vücudu geyiğe benzetilmiştir. Aslında şarkı, Apsatı için yapılmış bir methiyedir ve ava çıkarken söylenmesi adetti. Böylece avın bereketli olacağına inanılırdı. Apsatının burada yayımlanan metninden daha uzun bir metin, KPA isimli antolojide yer almıştır.
[18] Cağaylanı Mayıl isimli halk şarkısının buraya aldığımız metnini Miŋitav dergisinin “Eski Cırla” özel sayısından aldık. Orada. KHC isimli kitaptan alındığı kaydedilmiştir. XIX. yy.’a ait bu mersiye tarzındaki şarkı, Cağaylanı Mayıl isimli bir kişinin ailesiyle birlikte azgın Koban ırmağına düşerek yok olduğunu hikâye etmektedir. Metinde sosyalistçe [!] ifadeler
olmakla beraber oldukça güzel saklanmıştır.
[19] Kemisħan. Karaçay-Malkar halk edebiyatının sevilen eski aşk şarkılarından olan Kemisħan şarkısının burada yayınlanan metni Ramazan Karça’nın arşivinden alınmıştır.
[20] Zariyat. Üvey ananın zulmüne dayanamayıp kendini azgın ırmağın sularına atarak intihar eden bir Malkarlı kızın acı hikâyesi olan Zariyat isimli halk şarkısının burada sunduğumuz metnini, Ramazan Karça, Türkiye’de yaşayan Karaçaylılardan olan Ramazan Teke’den derlemiştir.
[21] Mavka. Karaçay-Malkar mizahî halk edebiyatının en eski ürünlerinden olan bu şarkı, oldukça eski bir geçmişi olmasına rağmen KPA ile KHC isimli antolojilerde yer almamıştır. Başka kitap veya dergilerde yayımlanmışsa da biz rastlayamadık. İhtiyatla söyleyebiliriz ki ilk olarak “Birleşik Kafkasya” dergisinin 20. sayısında yayımlanmıştır. Ramazan Karça şarkının sözlerini nasıl derlediği hakkında şu kısa bilgiyi derkenar not olarak düşmüştür: “Ankara’da Toros Otel’de Belpınar köyüne yerleşen [Karaçaylılardan olan] D. Ali’den yazılmıştır, 30.05.1951”. Halihazırda bu şarkıyı bilen bir hayli insan vardır, bunlardan biri de benim. Mevcut metin çok derli toplu ve güzel olduğu için, benim hafızamda kalan metni ilave etmeyi uygun bulmadım, zaten buradakinden farklı bir metin de değildir. Şarkı söylenirken, koronun tuttuğu tempo fevkalade etkileyicidir.
[22] Aliyni Küyü. 20. yy. başlarında, Ali isimli bir gencin, eşkıyalar tarafından yolu kesilerek öldürülmesini ve sürüsünün talan edilmesini anlatan bu mersiye, Kafkasya’dan ilk gelen büyüklerimiz tarafından bilinmediğine göre, büyük ihtimalle 1905-1910 yılları arasında yapılmış olmalıdır. II. Dünya Savaşı sonrasında [1948] Türkiye’ye gelen Karaçaylılardan
birçokları bu şarkıyı güzel bir tarzda okuyor ve yorumluyorlardı. Kısa zamanda popüler hale geldi. Bugün bu şarkıyı bilen ve okuyan yüzlerce insan vardır. Buraya aldığımız metini ben, Sılpağar ulu Kazi’den dinleyerek hafızama kaydetmiştim. Sık sık da okuduğum için hala unutmadım. Sözün kısası, kendim, kendimden derledim.
[23] Hamzat. 1904 Rus-Japon savaşına Karaçay’ın Duvut köyünden gönderilen Hamzat ve Hacimurat isimli gençlerin hikâyesini anlatan bu şarkı, Eskişehir’de ikamet eden İjalanı Şerafettin Sevinç tarafından derlenmiştir. Kaynak kişiler Kilise/Gökçeyayla köyünden Hacı Mahmut ve Yunus [Ünüs] Bayçora kardeşler ile Yakapınar/Ertuğrul köyünden “Topşay” lakaplı Abdülmanaf Abayhan’dır. Şarkının bu varyantı Karaçay-Malkar’da bilinmemektedir. KHC isimli kitapta yer alan iki varyant, oldukça zayıf varyantlar olup bariz mısra eksiklikleri taşıyorlar. Şerafettin Sevinç’in derlemesi olan bu varyant, oldukça ayrıntılı ve bozulmamış bir metindir. Derleyici tarafından hiç bir ekleme yapılmamıştır. Oysa KHC isimli antolojideki varyantlarda sabık komünist rejimin hoşuna gidecek mısralar geçmektedir ki bunların sonradan eklendiği bellidir. Araştırmacılar, oraya bakabilirler. Metinde adı geçen Canaldılar sülalesi Karaçay’ın büyük sülalelerinden Kipkelerin bir koludur. Abayhanlar da tanınmış sülalelerdendir. Savaşa gönderilecek gençler kura ile tespit edilmiştir. Şarkıda zemmedilen Tavkan ve Nayıp isimli şahıslar, Duvut köyünün ileri gelenlerindendir. Şarkının anonim şairi, giden gençlerin geri dönmediğini ifade etse de her ikisi de salimen geri dönmüşlerdir. Ancak bu durum, şarkının güzelliğine halel getirmiyor, belki de bu şekilde yorum yapması popülaritesini artırıyor. Şerafettin Sevinç’in özel müsaadesiyle buraya aldığımız ünlü Karaçay halk şarkısı Hamzat ilk defa yayımlanmaktadır.
[24] Kobanlanı Koy Bölek. Takdim ettiğimiz metnin eksik olduğu bellidir. Metni bu haliyle Ramazan Karça 1954 yılında derlemiştir. Kaynak kişi, Aslanbiy Bayçora ulu olup, II. Dünya Savaşı sonrasında Türkiye’ye gelen mültecilerdendir. Aynı halk şarkısının iki varyantı KHC isimli antolojide basılmıştır. Bunlardan “Kobanlanı Koy Bölek” başlığıyla yayımlanan
varyant, KPA adlı kitapta da yer almış olup her iki kitabın kaynağı “Eski Karaçay Cırla” isimli kitaptır. Bizim sunduğumuz varyant ilk kez yayımlanmaktadır. Şarkının konusu yine talanla ilgili bir baskındır. Karaçaylıların güney komşuları Ebzeler/Svanlar ani bir baskınla Kobanları ailesinin çiftliğini basarak sürülerini götürürler. Büyük Karaçay’dan gelen
yardım ile sözü geçen aile sürülerini kurtarmaya çalışır. Sonuç, her iki taraf için de kanlı bir kavganın geride bıraktığı yıkımdır.
[25] Tavkan. Karaçay-Malkar Sözlü Halk Edebiyatı’nın en tanınmış ve en sevilen aşk şarkılarından olan Tavkan, hafızalarda iyi saklanmış şarkılardandır. Zamanımızda profesyonel şarkıcıların da repertuarlarında yer alan bu şarkı kasetlerde de yer almıştır. Özellikle gençler tarafından sevilerek okunmakta ve dinlenmektedir. Burada yayımladığız metni, Şerafettin Sevinç, Leyla ve Ali Süyünç kardeşlerden yazmıştır. Malkar’da Süyünçları sülalesine mensup olan Leyla Hanım ile Ali Bey, 1921’de Gürcüstan üzerinden gelen mültecilerdendi. Bursaya yerleşmişlerdi, önce Leyla Hanım, sonra da Süyünç Ali bir hayli yaşlanarak vefat ettiler, evlenmedikleri için arkalarında kimseleri kalmadı. Tipik bir aşk şarkısı olan Tavkan, klasik iynar/mani tarzında söylenmiştir. Bu türlü şarkılarda aşk ile mizah iç içedir. Kızla oğlan önce güzel ve samimi sözlerle birbirlerine olan sevgilerini dile getirirler. Sonra, bir bahane bulup atışmaya başlarlar. Bu arada kız ağır beddualarda bulunmaktan bile çekinmez. En sonunda söylediklerine pişman olurlar ve işi tatlıya bağlamaya çalışırlar. Bu, hâlâ sürüp giden bir ilan-ı aşk yöntemidir. Ancak, şehir hayatı tüm adetler gibi bunu da erozyona uğratmıştır.
_______________________________________________________
Yılmaz Nevruz, Eski Cırla, Birleşik Kafkasya Dergisi Yayını, Eskişehir, 2000
_______________________________________________________